Ara TCK Madde 89 - Taksirle Yaralama Suçu - 2025 - Ulus

TCK Madde 89 – Taksirle Yaralama Suçu – 2025

TCK Madde 89 - Taksirle Yaralama Suçu

Taksirle yaralama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenen, failin öngörülebilir bir neticeyi istemeden gerçekleştirmesiyle oluşan bedensel zarar verme fiilidir. Bu suç, failin kasıtlı hareket etmemesine rağmen, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle mağdurun vücut bütünlüğüne veya sağlığına zarar vermesi durumunu kapsar.

İçindekiler

Taksirle Yaralama Suçunun Tanımı ve Unsurları

Taksirle yaralama, failin hukuka aykırı bir fiil işlemesi sonucu mağdurun bedensel veya zihinsel sağlığının zarar görmesiyle oluşur. Ancak bu zarar kasıtla değil, öngörülmesi mümkün olan bir ihmal veya tedbirsizlik sonucu meydana gelir. Bu nedenle suçun temel unsurları şunlardır:

1. Fiilin taksirle işlenmiş olması: Kasıt bulunmamalıdır. Fail neticeyi istememekte, ancak ihmali davranışla buna sebep olmaktadır.

2. Neticenin bedensel zarar olması: Mağdurun vücudunda kırık, yanık, kesik gibi fiziki bir hasar ya da psikolojik bir etkilenme olmalıdır.

3. Nedensellik bağı: Failin davranışı ile meydana gelen zarar arasında doğrudan bir ilişki bulunmalıdır.

4. Hukuka aykırılık: Fiil, hukuka uygunluk sebeplerinden birine dayanmamalıdır (örneğin meşru müdafaa, zorunluluk hali gibi).

Taksirle yaralama suçunun oluşabilmesi için sadece zarar yeterlidir; zarar hafif nitelikte olsa dahi, suç oluşur. Özellikle trafik kazaları, iş kazaları, sağlık hizmetleri sırasında yapılan hatalar gibi alanlarda sıkça gündeme gelir.

Taksirle Yaralama Suçunda Ceza Miktarı ve Artırım Sebepleri

Türk Ceza Kanunu’na göre taksirle yaralama suçunun temel cezası, mağdurun yaralanma derecesine ve olayın niteliğine göre değişir:

  • Basit taksirli yaralama: 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.

  • Mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması, konuşma, çocuk yapma yeteneğinin kaybı, yüzünde sabit iz kalması gibi durumlarda: 6 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası verilir.

  • Mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir durum oluşmuşsa ya da gebe bir kadının çocuğunun ölmesine neden olunmuşsa: 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır.

  • Suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde: Ceza 1/3’ten 1/2’ye kadar artırılır.

Bilinçli taksir, failin neticeyi öngörmesine rağmen aşırı bir güven veya ihmal nedeniyle gerçekleşmeyeceğini düşünmesidir. Bu durumda ceza artırımına gidilir çünkü failin ihmali daha ağır bir sorumluluk doğurur.

TCK 89 – Taksirle Yaralama Suçu Kanun Fıkralarına Göre Tablo

Fıkra İçerik
TCK 89/1 Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
TCK 89/2 (1) numaralı fıkrada belirtilen fiilin;
a) Mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
c) Yüzünde sabit ize,
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğun zamanından önce doğmasına,
neden olması hâlinde, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
TCK 89/3 Fiilin;
a) Mağdurun duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
b) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
c) Yüzünün sürekli değişikliğine,
d) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğun düşmesine,
neden olması hâlinde, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, iki kat artırılır.
TCK 89/4 Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hâlinde, şikâyet aranmaz.
TCK 89/5 Taksirle yaralama suçunun, kişinin meslek ve sanatının sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
TCK 89/6 Bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması şikâyete bağlıdır. Ancak, dördüncü fıkrada belirtilen hâllerde şikâyet aranmaz.
TCK 89/7 Taksirle yaralama fiili, bilinçli taksirle işlenmişse, verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

Taksirle Yaralama Suçunda Şikayet ve Soruşturma Süreci

Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması bazı durumlarda mağdurun şikayetine bağlıdır. Ancak neticenin ağırlaşması veya birden fazla kişinin zarar görmesi gibi hallerde şikayet aranmaksızın doğrudan kamu davası açılabilir.

Şikayete bağlı olan hallerde:

  • Mağdur, olaydan itibaren 6 ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır.

  • Şikayet süresi geçtikten sonra ceza davası açılamaz.

  • Mağdurun şikayetini geri çekmesiyle dava düşebilir.

Re’sen soruşturulan durumlar:

  • Mağdurun hayatının tehlikeye girmesi

  • Organ ya da duyu kaybı

  • Sabit iz kalması

  • Birden fazla kişinin yaralanması gibi ağır neticeler

Bu suçlarda savcılık doğrudan harekete geçer, mağdurun şikayeti aranmadan kamu adına dava açılır.

Taksirle Yaralama Suçunda Uzlaşma ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Taksirle yaralama suçları çoğu zaman uzlaştırma kapsamına girer. Bu kapsamda taraflar arasında anlaşma sağlanması durumunda dava açılmaz veya açılmış dava düşer. Özellikle basit nitelikli yaralama fiilleri uzlaşma ile sonuçlandırılabilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) da uygulama alanı bulabilir. Suçun cezası 2 yıl veya altında kaldığı sürece ve sanığın sabıkasız olması hâlinde mahkeme HAGB kararı verebilir. Bu durumda sanık 5 yıl denetim süresine tabi tutulur, yeni bir suç işlemezse dosya ortadan kalkar.

Ancak bilinçli taksirle işlenen suçlarda ve ağır netice doğuran vakalarda HAGB kararı verilmesi daha sıkı şartlara bağlanmıştır.

Taksirle Yaralama Suçunda Görevli Mahkeme ve Yargılama Süreci

Taksirle yaralama suçunun yargılaması, olayın niteliğine göre farklı mahkemelerde yapılır:

  • Basit taksirli yaralamalarda: Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir.

  • Ağır netice doğuran vakalarda: Ceza ağırlaştıkça yine Asliye Ceza Mahkemesi yetkili olmakla birlikte, sanığın memur olması, suçun toplu iş kazası gibi durumlara dayanması gibi özel şartlar varsa farklı usuller de gündeme gelebilir.

Yargılama süreci genellikle şu adımlardan oluşur:

  1. Mağdurun veya savcının şikâyeti ile soruşturma başlatılır.

  2. İfade ve delil toplama süreci yürütülür.

  3. Dava açılırsa iddianame mahkemece kabul edilir.

  4. Taraflar mahkemede dinlenir, gerekirse bilirkişi raporu alınır.

  5. Mahkeme, failin kastı, ihmal derecesi ve mağdurun uğradığı zarar üzerinden karar verir.

Uzlaştırma süreci, dava açılmadan önce veya dava sürecinde uygulanabilir ve mahkemeye bildirilerek sürece son verilebilir.

Taksirle Yaralama Suçunun En Çok Görüldüğü Alanlar

Taksirle yaralama suçları günlük yaşamda birçok alanda karşımıza çıkar:

  • Trafik kazaları: Sürücünün dikkatsizliği nedeniyle yaya veya araçtaki kişiler zarar görebilir.

  • İş kazaları: İşverenin gerekli önlemleri almaması sonucu çalışanlar yaralanabilir.

  • Sağlık hizmetleri: Doktor hatası ya da hastane ihmali ile hasta zarar görebilir.

  • Okul ve kreş kazaları: Gözetimsizlik nedeniyle çocukların yaralanması hâlinde sorumluluk doğar.

Bu gibi olaylarda taksirle yaralama suçunun oluşup oluşmadığı, olayın koşulları, failin dikkat yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, mağdurun zararının niteliği gibi unsurlar detaylı şekilde değerlendirilir.

Taksirle Yaralama Suçunda Maddi ve Manevi Tazminat

Ceza yargılamasının dışında mağdurun maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı da vardır. Yaralanan kişi:

  • Tedavi masrafları

  • Çalışma gücünün kaybı

  • Geçici iş göremezlik

  • Ruhsal etkilenme nedeniyle manevi zarar
    gibi gerekçelerle ayrı bir hukuk davası açarak tazminat talep edebilir.

Bu tür tazminat davaları, ceza davasının sonucundan bağımsız olarak açılabileceği gibi ceza davasının beklenmesi de istenebilir. Bu durumda ceza mahkemesinin kararı, tazminat davasında delil niteliğinde olabilir.

Taksirle Yaralama Suçu Sıkça Sorulan Sorular
Taksirle Yaralama Suçu Sıkça Sorulan Sorular

Taksirle Yaralama Suçu Sıkça Sorulan Sorular

Taksirle yaralama suçu nedir?

Taksirle yaralama suçu, bir kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, istemeden başkasının vücut bütünlüğüne veya sağlığına zarar vermesidir. Bu suç kasıtla değil, ihmal, tedbirsizlik veya özensizlik sonucu işlenir. Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesinde düzenlenmiştir.

Taksirle yaralama suçunun cezası nedir?

Taksirle yaralama suçunun cezası, yaralanmanın ağırlığına göre değişir. Basit vakalarda 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. Neticenin ağırlaşması durumunda ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis olabilir. Bilinçli taksir varsa ceza 1/3’ten 1/2’ye kadar artırılır.

Bilinçli taksir ile taksirle yaralama arasındaki fark nedir?

Bilinçli taksirde fail, neticeyi öngörmesine rağmen gerçekleşmeyeceğini düşünerek harekete geçer. Basit taksirde ise netice hiç öngörülmemiştir. Bu fark cezalandırmada artırım sebebi oluşturur.

Taksirle yaralama suçu hangi durumlarda şikayete bağlıdır?

Basit nitelikli yaralanmalarda suç, mağdurun şikayetine bağlıdır. Ancak mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir durum varsa, duyu veya organ kaybı meydana gelmişse ya da birden fazla kişi zarar görmüşse şikayet aranmadan kamu davası açılabilir.

Taksirle yaralama suçunda hangi mahkeme görevlidir?

Taksirle yaralama suçu Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanır. Suçun niteliği değişse bile, görevli mahkeme genel olarak değişmez. Sadece bazı özel durumlarda (örneğin sanık kamu görevlisiyse) farklı yargılama usulleri gündeme gelebilir.

Taksirle yaralama suçu uzlaşmaya tabi midir?

Evet, taksirle yaralama suçu çoğu zaman uzlaştırma kapsamındadır. Taraflar uzlaşırsa dava açılmaz ya da açılmış dava düşer. Ağır netice doğuran hallerde ise uzlaşma imkanı bulunmayabilir.

Taksirle yaralama suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) uygulanabilir mi?

Eğer failin sabıkası yoksa ve ceza 2 yıl veya altındaysa HAGB kararı verilebilir. Ancak mağdurun zararının ağırlığı ve failin bilinçli taksirle hareket edip etmediği de değerlendirmeye alınır.

Taksirle yaralama suçu nedeniyle tazminat davası açılabilir mi?

Evet. Mağdur, ceza davasından bağımsız olarak ya da birlikte maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Özellikle tedavi giderleri, iş gücü kaybı ve ruhsal etkilenme gibi zararlar tazminat kapsamına girer.

Taksirle Yaralama Suçu Dikkat Edilmesi Gerekenler
Taksirle Yaralama Suçu Dikkat Edilmesi Gerekenler

Taksirle Yaralama Suçu Dikkat Edilmesi Gerekenler

Taksirle yaralama suçu nedir ve ne zaman oluşur?

Taksirle yaralama suçu, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu bir başkasının vücut bütünlüğüne veya sağlığına istemeden zarar vermesi durumunda oluşur. Fail neticeyi istememekte ancak öngörülebilir bir ihmal nedeniyle bu sonuca sebep olmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesi kapsamında değerlendirilir.

Taksirle yaralama suçunun cezası ne kadardır?

Taksirle yaralama suçunun temel cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Ancak mağdurun vücut fonksiyonlarında kalıcı zarar, hayati tehlike, yüzünde sabit iz, duyusal ya da organ kaybı gibi durumlar varsa ceza bir veya iki kat artırılır. Bilinçli taksir varsa ayrıca 1/3’ten 1/2’ye kadar ceza artırımı uygulanır.

Bilinçli taksir nedir, ceza açısından ne gibi sonuçlar doğurur?

Bilinçli taksir, failin neticeyi öngörmesine rağmen bu sonucun gerçekleşmeyeceğine dair aşırı bir güvenle hareket etmesidir. Ceza hukuku açısından bu durum, basit taksire göre daha ağır sorumluluk doğurduğu için cezada artırıma sebep olur.

Taksirle yaralama suçu şikayete tabi midir?

Basit yaralama vakalarında taksirle yaralama suçu, mağdurun şikayetçi olması şartına bağlıdır. Ancak mağdurun hayatını tehlikeye sokan sonuçlar doğmuşsa, vücut fonksiyonlarında kalıcı zarar meydana gelmişse veya birden fazla kişi zarar görmüşse, şikayet şartı aranmadan doğrudan kamu davası açılır.

Taksirle yaralama suçu hangi mahkemede görülür?

Taksirle yaralama suçuna ilişkin davalar, kural olarak Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür. Suçun ağırlığı değişse bile görevli mahkeme genel olarak değişmez. Ancak failin kamu görevlisi olması gibi özel durumlarda farklı yargılama usulleri gündeme gelebilir.

Taksirle yaralama suçunda uzlaşma mümkün müdür?

Taksirle yaralama suçu genellikle uzlaştırma kapsamındadır. Mağdur ve fail, uzlaştırmacı eşliğinde anlaşma sağlarsa ceza yargılamasına gerek kalmadan dosya kapatılır. Ancak ağır sonuç doğuran durumlar uzlaştırma dışında tutulabilir.

Taksirle yaralama suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanabilir mi?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), suçun cezası 2 yıl veya daha az olduğu ve sanığın sabıkasız olması durumunda uygulanabilir. Mahkeme failin kişilik özellikleri, pişmanlığı ve suçun niteliğini değerlendirerek HAGB kararı verebilir. Bu durumda hüküm açıklanmaz ve sanık belirli bir denetim süresi boyunca izlenir.

Taksirle yaralama suçu nedeniyle tazminat davası açılabilir mi?

Evet. Ceza yargılamasının yanı sıra mağdur, uğradığı zararlar için fail aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Bu tür davalarda tedavi giderleri, geçici veya kalıcı iş göremezlik, psikolojik etkilenme gibi zararlar tazminat talebine konu edilir. Ceza davası sonucunda verilen mahkumiyet kararı, tazminat davasında delil niteliği taşır.

Taksirle Yaralama Suçu Örnek Dilekçeler
Taksirle Yaralama Suçu Örnek Dilekçeler

Taksirle Yaralama Suçu Örnek Şikayet Dilekçesi

(Taksirle Yaralama Suçu – Şikayetçi Taraf)

… CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

ŞİKAYETÇİ :
Adı Soyadı: [Adınız Soyadınız]
T.C. Kimlik No: [TCKN]
Adres: [Açık adres]
Telefon: [Varsa]

ŞÜPHELİ :
Adı Soyadı: [Şüphelinin adı soyadı – biliniyorsa]
Adres: [Varsa]

SUÇ : Taksirle Yaralama (TCK m. 89)

AÇIKLAMALAR :
[Olay tarihi] tarihinde [olay yeri] adresinde, karşı tarafın dikkatsiz ve özensiz davranışı neticesinde şahsım yaralanmıştır. Olay sırasında [örneğin: araç kullanırken sinyal vermeden aniden önüme kırması sonucu çarpışma yaşanmıştır / bina inşaatında güvenlik önlemi alınmadan çalışma yapılmış ve üzerime malzeme düşmüştür vb.], hiçbir kusurum olmamasına rağmen sağlığım zarar görmüştür.

Yaşanan olay sonucu [yaralanmanın türü – örneğin: kolum kırıldı, başımda dikiş atıldı, kalıcı iz oluştu vb.] ve tarafıma ait sağlık raporları ektedir. Tedavi sürecim halen devam etmekte olup, yaşamsal ve psikolojik açıdan ciddi zarar gördüm.

Şüphelinin bu eylemi, Türk Ceza Kanunu’nun 89. maddesi kapsamında taksirle yaralama suçu oluşturmakta olup hakkında cezai işlem başlatılması talebindeyim.

HUKUKİ NEDENLER: TCK m. 89 ve ilgili diğer mevzuat

DELİLLER:

  • Olay yeri fotoğrafları

  • Sağlık raporları

  • Tanık beyanları

  • Kamera kayıtları (varsa)

  • Trafik tutanağı (varsa)

  • Hastane ve tedavi belgeleri

SONUÇ VE TALEP :
Yukarıda arz edilen nedenlerle, şüpheli hakkında taksirle yaralama suçu nedeniyle gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasını arz ve talep ederim.

Tarih: [GG/AA/YYYY]
İmza

Taksirle Yaralama Suçu Örnek Savunma Dilekçesi

(Taksirle Yaralama Suçu – Sanık Taraf)

… ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
(Suçun niteliğine göre Asliye Ceza Mahkemesi)

DOSYA NO: [Varsa]

SANIK :
Adı Soyadı: [Adınız Soyadınız]
T.C. Kimlik No: [TCKN]
Adres: [Açık adres]
Telefon: [Varsa]

MÜŞTEKİ :
Adı Soyadı: [Varsa]

KONU :
Hakkımda yürütülen taksirle yaralama suçuna ilişkin savunmalarımın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR :
Sayın Mahkeme,
Hakkımda açılan dava ile isnat edilen taksirle yaralama suçu ile ilgili olarak, olay günü [tarih] tarihinde [olayın gerçekleştiği yer] adresinde bulunmaktaydım. [Olay açıklaması – örnek: trafik kazasında karşı tarafın aniden önüme çıkmasıyla fren yaptığım halde çarpışma meydana gelmiştir.]

Olayın oluşumunda elimden gelen tüm dikkat ve özeni göstermeme rağmen, istemeden ve öngörmediğim şekilde bir yaralanmaya sebebiyet verilmiştir. Her ne kadar olayın sonucunda müşteki zarar görmüş olsa da bu zararın oluşmasında benim kastım bulunmamaktadır. Olay tamamen ani gelişmiş ve engellenmesi mümkün olmayan şartlar altında meydana gelmiştir.

Bununla birlikte, olay sonrası derhal ambulans çağrılmış, müştekinin sağlık durumu ile ilgilenilmiş ve gereken tüm yardım sağlanmıştır. Bu durum da iyi niyetimin ve pişmanlığımın açık göstergesidir.

Hakkımda verilecek kararda taksir derecemin, kusur oranımın ve olayın gelişim biçiminin dikkate alınmasını, lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim.

HUKUKİ NEDENLER: TCK m. 89, Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili sair mevzuat

DELİLLER:

  • Trafik tutanağı / Olay tutanağı

  • Kamera kayıtları

  • Tanık beyanları

  • Ekspertiz / bilirkişi raporu (varsa)

  • Sağlık belgeleri

SONUÇ VE TALEP :
Yukarıda arz ettiğim sebepler doğrultusunda, hakkımdaki suçlamaların haksız ve orantısız olduğu kanaatindeyim. Olayda kastım olmadığı gibi elimden gelen özeni göstermeme rağmen bu istenmeyen durum meydana gelmiştir. Bu nedenle beraatime karar verilmesini arz ve talep ederim.

Tarih: [GG/AA/YYYY]
İmza

Taksirle Yaralama Suçu Yargıtay Kararları 
Taksirle Yaralama Suçu Yargıtay Kararları

Taksirle Yaralama Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2015/16627 E.  ,  2016/9338 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1, 89/2-b, 62/1. maddeleri gereğince mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle ve sanığın temyiz isteminin sadece taksirle yaralama suçundan kurulan hükme yönelik olduğu belirlenip dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sürücü belgesi bulunmayan ve 400 promil alkollü olduğu tespit edilen sanık …’ın olay gecesi aydınlatmanın bulunduğu iki yönlü caddeden seyirle geldiği, ışıksız 4 yönlü kavşakta sağından giren ve temyize gelmeyen sanık … idaresindeki kamyonetin önü ile çarpması şeklinde meydana gelen olayda, yapılan yargılama sonucu sanığın taksirle yaralama suçundan mahkumiyetine, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, TCK’nın “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma” başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olup, somut olayda ise bir kişinin nitelikli şekilde yaralanması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre; her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği, buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerektiği, somut olayda 400 promil alkollü sanığın eylemi bilinçli taksirle işlemesi ve mağdurdaki yaralanmanın nitelikli olması nedeniyle, TCK’nın 89/5. maddesi uyarınca suçun takibinin şikayet şartına tabi olmadığı, her ne kadar iddianamede sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de, iddianame içeriğinde sanığın alkollü araç kullanarak mağdurun yaralanmasına sebebiyet verdiğine ilişkin anlatım da dikkate alındığında, taksirle yaralama suçundan dava açıldığının kabulü gerekmiş, sanığa TCK’nın 22/3. maddesi gereğince ek savunma verilmek suretiyle, bilinçli taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hatalı uygulama yapılarak taksirle yaralama suçundan bilinçli taksir hükümleri uygulanmaksızın sanığın mahkumiyetine ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından ve temyiz isteminin sadece taksirle yaralama suçundan kurulan hükme yönelik olması sebebiyle, bozma nedeni yapılmamış; trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen bu kararın temyiz incelemesine tabi olmaması sebebiyle, bu karar yönünden kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği değerlendirilmiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA; 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2016/7564 E.  ,  2017/2914 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama, Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : Taksirle yaralama suçundan; Düşme
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan; Karar verilmesine yer olmadığına

Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında açılan davanın düşmesine ilişkin hüküm ile trafik güvenliğine tehlikeye sokma suçundan tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olaydan yaklaşık 3 saat sonra yapılan alkol muayenesinde 166 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, sevk ve idaresindeki aracı ile çarparak mağdurun basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına neden olduğu anlaşılmakla;
Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, anılan suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu – tehlike suçu olmaları kriterinin esas alınması gerektiği, buna göre, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu durumlarda sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı durumlarda ise sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının kabul edilmesi karşısında, somut olayda sanığın eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğu ancak, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanan mağdur …’in, aşamalarda sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi nedeniyle eylemin kül halinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturduğu, bu itibarla sanık hakkında yalnızca anılan suçtan mahkumiyet hükmü tesis edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eylemin ikiye bölünerek taksirle yaralama suçundan düşme hükmü tesis edilip, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2018/386 E.  ,  2019/9564 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/1, 89/2-b, 22/3, 62/1, 52/2-4. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, anılan suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu olmaları kriterinin esas alınması gerektiği, buna göre, sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu durumlarda sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi, şikayetten vazgeçme veya uzlaşma nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı durumlarda ise sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılması gerektiğinin kabul edilmesi karşısında; olay günü 90 promil alkollü vaziyette otomobil kullanan sanığın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması neticesinde kendisi ile aynı araçta bulunan mağdur …’nın 2. dereceden kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, sanığın üzerine atılı taksirle yaralama suçunun TCK’nın 89. maddesinde hükme bağlandığı ve aynı maddenin 5. fıkrası gereğince 1. fıkrası kapsamı dışında bulunan bilinçli taksir hali hariç şikayete tabi olduğu, müştekilerin soruşturma aşamasında şikayeçi olmadığı, sanığın sözkonusu vazgeçme beyanlarına açıkça karşı koymadığı, somut olayda Dairemiz yerleşik içtihatları göz önünde bulundurulduğunda 1,00 promilin altında tespit edilen alkol miktarının TCK’nın 22/3. maddesinde tanımlı bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasına sebebiyet vermeyeceği ve mağdurun sanık hakkında şikayetçi olmaması sebebiyle sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olmayacağı gözetilerek, sanığın unsurları oluşan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2013/12250 E.  ,  2013/14166 K.

Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 201.11.2012

Bilinçli taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak ve trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçlarından sanık …’nun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1, 52, 179/2-3 ve 50/1-a maddeleri gereğince 1.800,00 Türk lirası, 600,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/11/2012 tarihli ve 2012/344-1002 sayılı dosya kapsamına göre,
1- Benzer bir olay sebebiyle verilen Dairemizin 11/10/2012 tarihli ve 2012/20636-21610 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığın olay tarihinde alkollü şekilde kullandığı aracıyla kaza yapması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğinden bahisle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak ve bilinçli taksirle yaralama suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde … sevk ve idare edemeyecek olan kişinin … kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayımızda ise birden fazla kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, bir suçtan dolayı sanığın bir kez cezalandırabileceği, bilinçli taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûm edilmesinin yanında aynı eylem nedeniyle bir de trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan sanığın aleyhine olacak şekilde ikinci kez cezalandırılamayacağı, keza 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48/5. maddesinde alkollü … kullanma eyleminin düzenlendiği ve bu kabahatten dolayı idarî para cezasının tayin edilebileceği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın bir eylemden dolayı iki kez cezalandırılmasına karar verilmesinde,
2- Mağdurun basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanması eyleminin ise şikâyete tâbi suçlardan olması, mağdur ve velisi müştekinin 18/10/2012 tarihli oturumda sanıktan şikâyetçi olmadıklarına dair beyanda bulunmaları karşısında, taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmamasında,
İsabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 14/03/2013 gün ve 94660652-105-20-0471-2013/4226/17351 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.04.2013 gün ve 2013/101608 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın olay tarihinde 204 promil alkollü şekilde kullandığı aracıyla kaza yapması sonucu mağdur Aykut Gündüz’ün basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu, sanığın bu şekilde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğinden bahisle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak ve bilinçli taksirle yaralama suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde … sevk ve idare edemeyecek olan kişinin … kullanma hâlinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olduğu, somut olayda ise bir kişinin yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, bir suçtan dolayı sanığın bir kez cezalandırabileceği, bilinçli taksirle yaralama suçundan sanığın mahkûm edilmesinin yanında aynı eylem nedeniyle bir de trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın aleyhine olacak şekilde ikinci kez cezalandırılamayacağı, Dairemizin yerleşik içtihatlarının da bu şekilde olduğu, ancak, somut olayda, kaza nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilir derecede yaralanan mağdurun 20.11.2012 tarihli oturumda sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği, 5237 sayılı TCK’nın 89/5. maddesinde yer alan “Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.” şeklindeki düzenlemeye göre, mağdurun TCK’nın 89. maddesinin birinci fıkrası kapsamında yaralanmış olduğu da dikkate alındığında, taksirle yaralama suçunda aranan şikayet şartı gerçekleşmediği için artık sanık hakkında bu suçtan mahkumiyet hükmü tesis edilemeyeceği, sanığın bilinçli taksirle hareket etmesinin de, anılan madde hükmüne göre sonucu değiştirmeyeceği, taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu gibi hallerde, Dairemizin 10.10.2012 tarih ve 2012/2290 E- 21375 K sayılı içtihadında da belirtildiği gibi, taksirle yaralama suçu ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçları nedeniyle her iki suçtan birlikte dava açılması durumunda, zarar suçu olan taksirle yaralama suçundan şikayetten vazgeçilmesinden dolayı düşme kararı verildiği hallerde, tehlike suçu olan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında hüküm kurulması gerektiği, sonuç olarak, bilinçli taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olmak ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından aynı olay nedeniyle birlikte dava açılan sanık … hakkında, taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken her iki suçtan da sanığın cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden Adalet Bakanlığının bu yöne ilişkin kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE, Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/11/2012 tarihli ve 2012/344-1002 sayılı hükmünün, sanık hakkında taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verildiği kısmın 5271 sayılı CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA ve bilinçli taksirle yaralama suçundan açılan kamu davasının “5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca şikayet yokluğu nedeniyle DÜŞMESİNE, Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan hükmün ise, şikayet yokluğu nedeniyle taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşmesine karar verildiğinden, mevcut hali ile usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, bu yöndeki kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2019/5165 E.  ,  2020/2954 K.

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama, Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Hüküm : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan; TCK’nın 179/3-2, 62/1, 53/1-2, 58. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan; TCK’nın 89/4, 62/1, 53/6. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Taksirle yaralama suçundan ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A-Taksirle yaralama suçu sebebiyle kurulan hükmün temyizen incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre; olay günü saat 22.50 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal içi, iki şeritli ve aydınlatmanın mevcut olduğu yolda seyir halindeyken, kaza mahali olan kontrolsüz dört yönlü kavşağa geldiğinde, istikametine göre sol taraftan kavşağa giren katılan …’ın yönetimindeki motosiklete çarpması şeklinde meydana gelen ve sanığın tali kusurlu olarak iki kişinin basit tıbbi müdahale ile iyileşebilir şeklinde yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda, olay anından yaklaşık on iki saat sonra düzenlenen genel adli muayene raporunda, 1,97 mg/dl etanol saptandığı, 1,97 mg/dl değerindeki alkol miktarının 0,0197 promil olarak değerlendirilmesi gerektiği bu durumda bilinçli taksir koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli Cumhuriyet savcısının bilinçli taksir uygulanması gerektiğine ilişkin temyiz itirazını reddi ile hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
B-Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu sebebiyle kurulan hükmün temyizen incelenmesinde;
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın 179/3. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olması, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK’nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının kabul edilmesi karşısında; taksirle yaralama mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu bakımından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısını bu nedenle temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 03/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi         2012/617 E.  ,  2012/19328 K.

Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : 5237 sayılı TCK’nın 89/1, 73/4, CMK’nın 223/8. maddelerigereğince davanın düşmesine

Taksirle yaralama suçundan sanık hakkındaki davanın düşmesine ilişkin hüküm, Cumhuriyet Savcıları tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
17.10.2008 gün ve 455-179-168 sayılı iddianame ile sanık hakkında taksirle yaralama ve hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçlarından TCK’nın 177/1 ve 89/1.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, mahkemece zarar suçu olan taksirle yaralama suçunun oluştuğu durumlarda sanığın bu suçtan cezalandırılması gerektiği, takibin şikayete bağlı taksirle yaralama suçundan da sanık hakkındaki şikayetten vazgeçildiği gerekçesiyle düşme kararı verilmiş, hüküm Cumhuriyet Savcıları tarafından hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçunun oluştuğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.
Zarar suçu olan taksirle yaralama suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verildiği hallerde ayrıca tehlike suçu olan hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçundan cezalandırılma imkanı bulunmamakta ise de, herhangi bir nedenle zarar suçundan cezalandırılabilme imkanının ortadan kalktığı durumlarda koşulları bulunmakta ise tehlike suçundan sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda taksirle yaralama suçundan vazgeçme nedeniyle düşme hükmü verildiğine göre, TCK’nın 177/1. maddesi uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi yerine, bu suçu da kapsayacak şekilde düşme kararı verilmesi isabetsiz olup, Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 20/09/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yorum Ekle

Ulus Hukuk Logo
Ulus Hukuk Logo

Ulus Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, 2020 yılında Kurucu Avukat Ekin Ulus tarafından, hukukun çeşitli alanlarında en yüksek standartlarda hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

İletişim

0541 408 10 24
bilgi@ulus.av.tr
Remzi Oğuz Arık Mah. Bülten Sk. No: 7/14 Çankaya/Ankara

Sosyal Medya