Yargılanmanın yenilenmesi, ceza yargılamasında verilen kesin hükmün, belirli sebeplerin ortaya çıkması durumunda yeniden yargılama yoluyla incelenmesi sürecidir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenen bu yol, olağanüstü kanun yolları arasında yer alır. Adil yargılanma hakkının sağlanması ve maddi gerçeğe ulaşılması amacıyla, hukuki kesinleşme kazanmış bir kararın tekrar yargılamaya konu edilmesine imkân tanır. Özellikle hatalı mahkûmiyet kararlarının düzeltilmesi ve masumiyetin ortaya çıkarılması için hayati öneme sahiptir.
Yargılanmanın Yenilenmesi Nedir ve Ne Zaman Başvurulur?
Yargılanmanın yenilenmesi, ceza davasında verilen bir mahkeme kararının, sonradan ortaya çıkan yeni bilgi, belge, delil veya hukuka aykırılık iddiaları doğrultusunda yeniden değerlendirilmesidir. Bu yol, istinaf veya temyiz gibi olağan kanun yolları tükenmiş ve karar kesinleşmiş olsa dahi kullanılabilir.
Başvuru süresi bakımından herhangi bir hak düşürücü süre bulunmaz; yargılanmanın yenilenmesi şartlar oluştuğu takdirde her zaman talep edilebilir. Özellikle uzun süre cezaevinde kalmış bir mahkum hakkında sonradan masumiyetini ortaya koyan bir delil çıkarsa, bu yol kişi özgürlüğünün yeniden sağlanması açısından hayati rol oynar.
CMK 311 – Yargılanmanın Yenilenmesi Sebepleri Kanun Fıkralarına Göre Tablo
Fıkra | İçerik |
---|---|
CMK 311/1-a | Hükme katılmış olan hâkim veya hâkimlerden biri, görevini yaparken suç işlemişse. |
CMK 311/1-b | Hâkimler arasında rüşvet, tehdit, cebir veya hile olduğu anlaşılırsa. |
CMK 311/1-c | Tanıklardan biri yalan yere tanıklık etmiş veya bilirkişi ya da yeminli bilirkişi yanlış rapor vermişse ve bu durum hükümden sonra kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararıyla belirlenmişse. |
CMK 311/1-d | Ceza hükmüne esas alınan bir mahkeme kararı kesinleşmiş başka bir kararla kaldırılmışsa. |
CMK 311/1-e | Yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yeni olaylar veya yeni deliller ortaya çıkmışsa. |
CMK 311/2 | Hükümlü lehine olan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen bir karar mevcutsa, yargılamanın yenilenmesi istenebilir. |
Yargılanmanın Yenilenmesi Şartları Nelerdir?
Yargılanmanın yenilenmesi taleplerinin kabul edilmesi için, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesinde sınırlı olarak sayılan nedenlerden bir veya birkaçının mevcut olması gerekir. Bu şartlar:
-
Kararda esas alınan belgenin sahteliğinin ortaya çıkması
-
Tanığın veya bilirkişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun kesinleşmesi
-
Mahkeme kararında etkili olan delillerin usulsüz elde edildiğinin anlaşılması
-
Hükme etki edecek nitelikte yeni olay, bilgi veya belgenin sonradan ortaya çıkması
-
Aynı fiilden dolayı yargılanan bir başkasının beraat etmesi veya suçun onun tarafından işlendiğinin ortaya çıkması
-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye aleyhine ihlal kararı vermesi
Bu nedenlerden herhangi biri mevcutsa, yargılanmanın yenilenmesi dilekçesi ile mahkemeye başvurulabilir. Başvuru sahibinin mahkum, sanık, müdafi, yasal temsilci ya da savcı olması mümkündür.
Yargılanmanın Yenilenmesi Başvurusu Nasıl Yapılır?
Yargılanmanın yenilenmesi talebi, hükmü veren ilk derece mahkemesine bir dilekçeyle yapılır. Başvuruda şu bilgiler yer almalıdır:
-
Hangi hüküm için yenileme istendiği
-
Yenileme sebebi olarak hangi olay, belge veya hukuka aykırılık ileri sürüldüğü
-
Dayanak belgeler ve varsa tanık veya uzman görüşleri
-
Yenileme sebebinin hükme etkili olduğu kanaati
Mahkeme, öncelikle dilekçeyi şekil ve içerik yönünden değerlendirir. Eğer başvuru ciddi bulunursa, duruşma açılır ve yeniden yargılama başlatılır. Aksi durumda, talep gerekçesiyle birlikte reddedilir.
Yargılanmanın yenilenmesi başvurusu, her ne kadar olağanüstü yol olsa da, hukuka aykırı şekilde verilmiş hükümleri düzeltme imkânı sunan güçlü bir araçtır.
Yargılanmanın Yenilenmesi Hangi Mahkemede Yapılır?
Başvuru, kesin hükmü veren ilk derece mahkemesine yapılır. Örneğin, karar ağır ceza mahkemesi tarafından verilmişse, yenileme talebi de aynı ağır ceza mahkemesine sunulur. Mahkeme, başvurunun kabulüne karar verirse dosya yeniden ele alınır ve yeni bir duruşma süreci başlar.
Ancak, bazı durumlarda ön incelemede talep reddedilebilir. Bu durumda, karara karşı itiraz hakkı vardır. İtirazlar, bir üst ceza mahkemesine yöneltilerek incelenir.
Yargılanmanın Yenilenmesi Ne Kadar Sürede Sonuçlanır?
Bu süreç, delil durumuna ve yargılamanın kapsamına bağlı olarak değişebilir. Başvurunun ön değerlendirmesi genellikle birkaç hafta içinde yapılır. Duruşma açılması hâlinde, yeniden yargılama süreci 3 aydan 1 yıla kadar sürebilir. Dosyada karmaşık deliller veya tanık beyanları varsa bu süre daha da uzayabilir. Ancak mahkemeler, kişi hürriyeti söz konusu olduğundan bu dosyaları öncelikli olarak ele alma eğilimindedir.
Yargılanmanın Yenilenmesi Her Suç İçin Uygulanabilir mi?
Yargılanmanın yenilenmesi yalnızca ceza yargılamalarında geçerlidir. Medeni davalar için bu yol mevcut değildir. Ayrıca, başvuru yalnızca kesinleşmiş kararlar için geçerlidir. Devam eden veya henüz kesinleşmemiş davalarda yenileme mümkün değildir.
Bazı suçlar bakımından yeni delilin hükme etkisi açık değilse, mahkemeler bu yolu istisnai ve dikkatli şekilde kullanır. Bu nedenle başvuru dilekçesinin özenle hazırlanması ve yenileme sebebinin açık, güçlü bir şekilde ortaya konulması gerekir.
Yargılanmanın Yenilenmesi Sonucunda Ne Olur?
Mahkeme, yargılamayı yenilediğinde önceki hükmü kaldırabilir. Bu durumda sanık hakkında yeni bir karar verilir. Karar şu şekilde olabilir:
-
Beraat kararı verilmesi
-
Daha hafif bir ceza uygulanması
-
Yargılamanın tümden durdurulması (örneğin zamanaşımı nedeniyle)
Yargılanmanın yenilenmesi süreci, özellikle yanlış mahkumiyetlerin düzeltilmesi ve adaletin geç de olsa sağlanması açısından önemli bir işlev görür. Ayrıca, AİHM kararlarına dayalı olarak yapılan başvurularda, Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi bakımından da ayrı bir öneme sahiptir.

Yargılanmanın Yenilenmesi Sıkça Sorulan Sorular
Yargılanmanın yenilenmesi nedir?
Yargılanmanın yenilenmesi, kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararının yeni delil, hukuka aykırılık veya yargılamaya etki eden önemli bir neden ortaya çıkması durumunda yeniden görülmesini sağlayan olağanüstü kanun yoludur. Bu yol, adaletin geç de olsa sağlanmasını amaçlar.
Yargılanmanın yenilenmesi hangi hallerde mümkündür?
Yargılanmanın yenilenmesi ancak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda sayılan belirli durumlarda mümkündür:
-
Mahkeme kararının dayandığı belgenin sahte olduğunun anlaşılması
-
Tanığın yalan beyanda bulunduğunun kesinleşmiş kararla sabit olması
-
Hükme etki edecek yeni bir delilin sonradan ortaya çıkması
-
Aynı fiilden dolayı yargılanan bir kişinin beraat etmesi
-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermesi
Bu nedenlerin biri dahi varsa, yargılanmanın yenilenmesi talep edilebilir.
Yargılanmanın yenilenmesi başvurusu nasıl yapılır?
Yargılanmanın yenilenmesi dilekçesi, hükmü veren ilk derece ceza mahkemesine sunulur. Dilekçede:
-
Hükmün hangi karar olduğu
-
Yenileme talebine dayanak olay veya deliller
-
Yeni ortaya çıkan bilgi veya belgeler
-
Bu delillerin önceki yargılamaya etkisi
açıkça belirtilmelidir. Başvuru yazılı olarak yapılır ve duruşma açılıp açılmayacağına mahkeme karar verir.
Yargılanmanın yenilenmesi başvurusu hangi mahkemeye yapılır?
Başvuru, kesinleşmiş hükmü veren ceza mahkemesine yapılır. Eğer kararı veren yer ağır ceza mahkemesiyse, yenileme talebi yine o ağır ceza mahkemesine sunulur. Mahkeme, başvuruyu önce evrak üzerinden değerlendirir. Ciddi görülürse duruşma açılır.
Yargılanmanın yenilenmesi davası ne kadar sürer?
Süre, dosyanın kapsamına göre değişiklik gösterebilir. Ön inceleme süreci genellikle birkaç hafta içinde tamamlanır. Duruşma açılması durumunda süreç ortalama 3 ay ila 12 ay sürebilir. Karmaşık delil durumu varsa süre daha da uzayabilir.
Yargılanmanın yenilenmesi için süre sınırlaması var mı?
Hayır. Yargılanmanın yenilenmesi başvurusu için belirli bir süre sınırı yoktur. Talep konusu olay veya yeni delil ne zaman ortaya çıkarsa, o tarihte başvuru yapılabilir. Ancak delil sunumu gecikmeden yapılmalı, gecikme varsa makul bir gerekçeye dayanmalıdır.
Yargılanmanın yenilenmesi sonucu ne olur?
Yargılanmanın yenilenmesi kabul edilirse önceki hüküm kaldırılır ve yeniden yargılama yapılır. Bu yargılama sonunda:
-
Sanık beraat edebilir
-
Daha hafif bir ceza verilebilir
-
Cezanın infazı durdurulabilir
-
Mahkeme ceza vermeden davayı düşürebilir
Böylece kişi lehine bir sonuç ortaya çıkarsa mahkeme önceki kararı iptal ederek yeni bir hüküm oluşturur.
Hangi durumlarda yargılanmanın yenilenmesi başvurusu reddedilir?
Aşağıdaki durumlarda başvuru kabul edilmez:
-
Yenileme nedeni CMK’da açıkça belirtilmemişse
-
İleri sürülen nedenin hükme etkisi yoksa
-
Belgeler eksik ya da dayanaksızsa
-
Delil sunulmadan soyut iddialarla başvuru yapılmışsa
Mahkeme, bu gibi durumlarda başvuruyu usulden veya esastan reddedebilir.

Yargılanmanın Yenilenmesi Yargıtay Kararları
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/25020 E. , 2021/9833 K.
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kamu kurum ve kuruluşları araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık sayılı kararının onaylanması
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2012 tarihli ve 2012/15858 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Mersin 5.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.11.2013 tarihli, 2012/107 Esas ve 2013/332 Karar sayılı ilamı ile sanığın cezalandırılmasına dair hüküm kurulduğu, hükmün temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 30.11.2017 tarihli 2017/6275 Esas ve 2017/25569 Karar sayılı ilamıyla mahkumiyet hükmünün onanmasına dair karar verilerek kararın kesinleştiği, sanık müdafisinin 10.01.2018 havale tarihli dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, Mahkemenin 19.01.2018 tarihli 2012/107 Esas ve 2013/332 Karar sayılı ek kararı ile yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddine karar verildiği, sanık müdafisinin ek karara itirazı üzerine Mersin 6.Ağır Ceza Mahkemesinin 16.02.2018 tarihli 2018/172 Değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, bu kez sanık müdafisi tarafından 27/02/2018 havale tarihli dilekçe ile yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunduğu, Mahkemenin 08.03.2019 tarihli 2012/107 Esas ve 2013/332 Karar sayılı ek kararı ile yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddine karar verdiği, daha sonra sanık müdafisince 08.05.2019 havale tarihli dilekçesi ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine Mahkemece duruşma açılarak yeniden yapılan yargılama sonucunda 18.07.2019 tarihinde verilen hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edildiği anlaşılmakla;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8/1. maddesinin, “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/33 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” şeklinde düzenlenme karşısında; incelemeye konu hükmün bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş bulunması nedeniyle istinaf kanun yoluna tabi olduğu anlaşıldığından, istinaf talebinin merciince incelenmesi için dosyanın mahalline İADESİNE, 04.11.2021 tarihinde üye … ve üye …’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 04.11.2021 tarih, 2021/25020 Esas, 2021/9833 Karar sayılı İade yönündeki çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebeplerden katılmıyorum.
A) UYUŞMAZLIĞIN KONUSU:
Sayın çoğunlukla ortaya çıkan uyuşmazlığın konusu daha önce Temyiz Kanun Yolu ile Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen hükümden sonra (20.07.2016 tarihinden sonraki dönemde) yargılamanın yenilenmesi yoluyla kurulan yeni hükmün temyiz mi yoksa istinaf kanun yoluna mı tabi olduğuna ilişkindir.
B) SOMUT OLAYDAKİ YARGISAL SÜREÇ:
İlk olarak Mersin 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2013 tarih 2012/107 Es., 2013/332 Kr. sayılı kararı ile sanığın cezalandırılmasına dair verilen hüküm kapatılan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 30.11.2017 tarih 2017/6275 Es, 2017/25569 Kr sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Anılan kararın kesinleşmesinden sonra yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine aynı mahkemece 19.01.2018 tarih, 2012/107 Es, 2013/332 Kr sayılı ek karar ile yargılamanın yenilenmesi talebi reddedilmiş, ek karara itiraz edilmekle Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.02.2018 tarih 2018/172 Değişik İş sayılı kararı ile itiraz reddedilmiş daha sonra sanık müdafisince 08.05.2019 tarihinde yeniden yargılanma talebinde bulunulmuş, duruşma açılarak yapılan yeniden yargılama sonucunda 18.07.2019 tarih 2019/286 Es, 2019/381 Kr. sayı ile yeniden hüküm kurulmuş ve temyiz kanunu yoluna başvurulmakla dosya Dairemize intikal etmiştir.
C)YASAL DÜZENLEME:
Bölge Adliye Mahkemelerinin zaman itibarıyla yetkisini belirleyen 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesinde “Bölge adliye mahkemelerinin 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326 ncı maddeleri uygulanır” denilmektedir.
D) DEĞERLENDİRME:
Yukarıda belirtildiği üzere sanığa atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık fiiline ilişkin deliller yerel mahkemece takdir edilmiş ayrıca temyiz kanun yoluyla üst mahkeme olan Yargıtayca denetlenmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile yeniden hüküm kurulması halinde bu hükmünde Temyiz Kanun Yoluna tabi olması gerekir.
Dikkat edilirse maddede bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurmuş olan hükümler hakkında temyiz kanun yolunun uygulanacağı açıkca belirtilmiştir. Diğer bir deyişle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından sonra verilen hükümlerle ilgili olarak öncesinde temyiz incelemesine tabi olmamak koşuluyla öncelikle istinaf kanun yoluna başvurulabilecektir. Yani Yargıtay Ceza Daireleri ve Ceza Genel Kurulu tarafından karara bağlanmış olan dava dosyaları bakımından hiçbir şekilde Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen istinaf kanun yoluna ilişkin hükümlerin uygulanması mümkün değildir. Bu dava dosyaları hakkında ilk derece mahkemelerince direnme veya yeniden hüküm kurmak suretiyle verilen kararlar hakkında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununca yalnızca temyiz kanun yoluna başvurulması mümkündür.
Çünkü; daha önceden temyiz kanun yoluyla Yargıtay incelemesinden geçen hüküm ile 20.07.2016 tarihinden sonra yargılanmanın yenilenmesi yoluyla yeniden hüküm kurulsa dahi her iki hüküm aynı fiil ve faile ilişkin yargısal değerlendirmeleri içermektedir. Diğer bir deyişle hüküm tarihleri farklı olsa dahi hükümlerin konusu fiil ve fail olarak aynıdır. Yani aynı kamu davasında verilmiş farklı tarihli hükümlerdir.
Yargılamanın yenilenmesi suretiyle yeniden kurulan hüküm daha önceden verilen kesin hükmün ortadan kaldırılması sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla Yargıtay denetiminden geçen hükme yönelik yeniden yargılanma sonucu kurulan hükmün daha güvenceli olan yüksek mahkemece incelenmesi zorunludur. Nitekim emsal nitelikteki Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18.07.2017 tarih 2017/867 Es, 2017/4799 Kr sayılı içtihadında da 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesine doğru anlam verilmek suretiyle yargılamanın yenilenmesinde yeni bir hüküm verilinceye kadar önceki hükmün geçerliliğini koruduğuna işaret edilmiş, şüpheden kesin hüküm faydalanır (in dubio pro res judicata) denilerek ilk verilen kesin hükmün yargılamanın yenilenmesi suretiyle verilen yeni hüküm kesinleşinceye kadar- üstünlüğünü koruduğu belirtilmiştir. Bu görüş teoride de doğru bir uygulama olarak değerlendirilmektedir. (Prof. Dr. Ersan Şen- Av. Mehmet Vedat Ervan, Ceza Muhakemesinde Yargılamanın Yenilenmesi, 19.10.2020 tarih, sen. av. tr/tr/makale)
Aksi görüşün kabulü halinde Yüksek Mahkemenin denetiminden geçerek Onanmak suretiyle kesinleşen hükmü ortadan kaldıran ve yargılamanın yenilenmesi yoluyla verilen yeni hükmün denetlenmesi daha az güvenceli olan istinaf kanun yoluna bırakılmış olacaktır. Bu durum muhakeme hiyerarşisine de aykırıdır. (Prof. Dr. Ersan Şen Ceza Muhakemesinde Yargılamanın Yenilenmesi ve Yeni Kararın Denetimi 09.12.2021 tarih, www.hukukihaber.net) Özellikle bölge adliye mahkemesince kesin olarak sonuçlandırılan hükümler bakımından sanığın adil yargılanma hakkı da ihlal edilmiş olacağı gibi ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin Yargıtay iradesine aykırı davranmasının yolunu açacak içtihat birliğine de zarar verecektir.
Bu sebeplerle sayın çoğunluğun İade yönündeki görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY
A) UYUŞMAZLIK KONUSU:
Uyuşmazlığın konusu mahkumiyet hükmünün temyizi üzerine Yargıtay ilgili dairesinin Onama Kararı ile kesinleştiği tarihten ve Böllge Adliye Mahkemelerinin faaliyet başladığı 20 Temmuz 2016 tarihinden sonra “Yeniden Yargılanma” yoluyla iptali sonrası verilen yeni hükmün yasa yolunun istinaf mı yoksa temyiz yasa yolu mu olduğudur.
B) SOMUT OLAYDAKİ AŞAMALAR
İlk olarak Mersin 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2013 tarih 2012/107 Es., 2013/332 Karar sayılı kararı ile sanığın cezalandırılmasına dair verilen hüküm kapatılan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 30.11.2017 tarih 2017/6275 Esas, 2017/25569 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Anılan kararın kesinleşmesinden sonra yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine aynı mahkemece 19.01.2018 tarih, 2012/107 Es, 2013/332 Kr sayılı ek karar ile yargılamanın yenilenmesi talebi reddedilmiş, ek karara itiraz edilmekle Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.02.2018 tarih 2018/172 Değişik İş sayılı kararı ile itiraz reddedilmiş daha sonra sanık müdafısince 08.05.2019 tarihinde yeniden yargılanma talebinde bulunulmuş, duruşma açılarak yapılan yeniden yargılama sonucunda 18.07.2019 tarih 2019/286 Es, 2019/381 Kr. sayı ile yeniden hüküm kurulmuş ve temyiz yasa yoluna başvurulmakla dosya Dairemize intikal etmiştir.
C) YASAL DÜZENLEME
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8/1. maddesi “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş. Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altınca fıkraları hariç olmak üzere, 305 ila 326 ncı maddeleri uygulanır. (Ek cümle: 01.07.2016-6723/33 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” şeklindedir.
D) KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE SONUÇ:
Yürürlükte bulunan yargılama sistemimizde Yargıtay hukuksal uyuşmazlıkların çözümünde en üst dereceli inceleme mercii olup kararları içtihat niteliğindedir. Yargılama sonucunda veriln bir hüküm maddi ve hukuksal denetimi Yargıtay tarafından yapılarak kesinleşmesinden sonra özellikle ortaya çıkan yeni delil nedeniyle yargılanmanın yenilenmesi sonucu verilen hükmün ikinci derece inceleme ve yargılama makamı olan bölge adliye mahkemesi tarafından denetlenmesi, temyize açık olan kararlarını da denetleyen Yargıtay’ın kararını değerlendirmek sonucunu doğruacağı gibi bu durum hukuksal karışıklığa da neden olur. İlk ve ikinci derece mahkeme kararlarının en üst dereceli inceleme makamı olan Yargıtay tarafından denetime tabi tutulması uyuşmazlığın tarafları açısından bir güvencedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil Yargılanma hakkı” m düzenleyen 6. maddesi ile aynı sözleşmeye ek 7. Protokolün “Cezai Konularda İki Dereceli Yargılanma Hakkı’nı düzenleyen 2. maddesi, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi, “in dubio pro res judicata” (şüpheden kesin hüküm faydalanır) ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, yargılamanın yenilenmesinde yeni bir hüküm verilip kesinleşinceye kadar önceki hüküm varlığını ve üstünlüğünü koruyor olmasına, yeni hüküm kesinleşmedikçe hukuki sonuç doğurmayacak olmasına göre Yargıtay tarafından geçerek kesinleşen bir hükmü ortadan kaldıracak yeni hükmün denetiminin de aynı inceleme makamı olan Yargıtay tarafından yapılması gerektiği görüş ve kanaatinde olduğundan sayın çoğunluğunun görüşüne iştirak edilmemiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2010/2202 E. , 2013/6512 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi (Kapatılan Beyoğlu 5. Asliye Ceza Mahkemesi)
HÜKÜMLÜ : …
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddi
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Kesin hükmün maddi gerçeği yansıttığı kabul edilir, hükmün kesinleşmesinden sonra ortaya çıkan maddi olaylar bu kabulü ve kesin hükmün ispatla ilgili temelini sarsabilir, işte o zaman kesin hükümden fedakarlık yapılmak zorunluluğu doğar ki bunun şartları CMK’nın 311. maddesinde düzelenlenmiştir. Mahkeme hükmünün kesinleşmesinden sonra hukuka aykırı olduğunun anlaşılması halinde yargılanmanın yenilenmesi yapılır.
Yanlışlığın sonradan anlaşılması genel olarak yargılama sırasında elde olunamayan delil veya vakıaların ortaya çıkması ile mümkün olacaktır. Kanun yoluna başvurabilen kimselerin yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunmaları mümkündür. CMK 311/1-f deki hal dışında süre aranmaz. Yargılamanın yenilenmesi başvurusunda bu delillerin kanuni nedenleri ve bunların dayanağı deliller gösterilmelidir.
Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi;
a)Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b)Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise,
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da Bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise,
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa,
İnceleme mercii istemin kabule değer olup olmadığı kararını duruşma yapılmaksızın verir. ( CMK.m.318/3)
Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir. (CMK.m.319/1)
İstem kabule değer görüldüğünde, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.(CMK.m.319/2)
İstemin kabule değer görülüp görülmediğine ilişkin kararlara itiraz edilebilir.(CMK.m.319/3)
Bundan sonraki aşama delillerin toplanması olup, mahkeme; bir naip hakim veya istinabe olunan mahkemeyi görevlendirebileceği gibi; kendisi de bunu yerine getirebilir.(CMK.m.320/1)
Delillerin toplanması bittikten sonra Cumhuriyet savcısı ve hakkında hüküm kurulmuş olan kişiden 7 günlük süre içinde görüş ve düşüncelerini bildirmeleri istenir(CMK.m.320/3)
Yapılan değerlendirme sonunda yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterince doğrulanmaz veya 311 inci maddenin birinci fıkrasının (a-b) bentleri ile 314/1-a bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre verilmiş hükme hiç etkisi olmadığı anlaşılırsa, istem esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.
Buna karşın “yeterli derecede doğrulama” veya işin durumuna göre bunların önceden verilmiş olan hükme etkisi olduğunun anlaşılması halinde ise; yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz yoluna başvurmak olanaklıdır.
İstem reddedilmediği takdirde mahkeme yargılanmanın yenilenmesine duruşma açarak karar verir. İşte bu kararlara karşı temyiz(yada istinaf) yoluna başvurmak mümkündür.
Hal böyle olunca;
Mahkemenin, davanın kabul aşamasında verilen yenileme istemini reddeden kararına ve ikinci aşamada deliller toplandıktan sonra üçüncü aşamaya geçiş yani soruşturma yapma veya yapmama kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Somut olaya gelince; hükümlü hakkında Beyoğlu 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/07/2007 gün 2007/218- 2007/288 sayılı ilamı ile 5237 Sayılı TCK.nın 142/2-e, 35. maddeleri gereğince 2 yıl 3 ay hapis cezası verildiği, yapılan temyiz üzerine bahse konu karar Dairemizin 02.06.2008 gün 2008/555-2008/12249 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, infaz aşamasında hükümlü tarafından verilen 27.04.2009 günlü dilekçe ile kesinleşen karara atıf yapılarak özetle; “…yasal haklarının hatırlatılmadığı, ek süre verilmediği, tek celsede ceza verildiğini…” belirtilerek iadeyi muhakeme talebinde bulunulduğu, mahkemece bu talep yukarıda belirtilen usuller çerçevesinde ele alınıp karar verilmesi gerekirken, aksine duruşma açma şartları gerçekleşmeden, duruşma açılıp 02.06.2009 tarihli ek karar ile yargılanmanın yenilenmesi talebinin kabul edilebilir olmadığına karar verildiği, bu karar sonrası hükümlü tarafından 22.06.2009 tarihinde bir dilekçe daha verildiği, mahkemece verilen dilekçe itiraz kabul edilerek, dosyayı üst dereceli mahkemeye gönderdiği, Beyoğlu 4. Ağır Ceza 2009/441 d.iş sayılı 10.07.2009 tarihli kararı ile de; duruşma açıldığı gerekçe gösterilerek yasa yolunun itiraz değil temyiz yasa yolu olduğundan bahisle dosyanın Yargıtay’a gönderildiği,
Oysaki;
Yargılanmanın yenilenmesi isteminin ilk aşamada kabule değer olup olmadığı, yargılamanın yenilenmesi iddiasını doğrulayan hiçbir delil gösterilmemesi nedeniyle duruşmasız verilecek red kararının; CMK’nın soruşturma aşamasındaki duruşma usulüne ile verilmesinin karar
Hal böyle olunca;
Beyoğlu 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.06.2009 tarihli red kararına itiraz olanaklı olup gereğinin mahallince yerine getirilmesi gerektiği anlaşılmakla; dosyanın, itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye iletilmek üzere istem gibi incelenmeksizin iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 19.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2014/3403 E. , 2014/3550 K.
Esas No : 2014/3403
Karar No : 2014/3550
Tebliğname No : K.Y.B. – 2014/98582
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hükümlü F.. E.. hakkındaki kesinleşmiş hükmün infazı aşamasında, hükümlü müdafiinin yargılamanın yenilenmesi isteğinin reddi kararına yönelik itirazı üzerine Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen itirazın reddine ilişkin 03.01.2014 tarihli ve 2014/5 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dava dosyasının 21.03.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen dosyadan;
a) Hükümlü F.. E..’nın, “uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 27.10.2011 tarihinde 2010/285 esas ve 2011/478 karar sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 188/3 ve 52. maddeleri uyarınca 6 yıl hapis ve 2000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunduğu,
b) Cumhuriyet savcısı ve hükümlü müdafii tarafından temyiz edilen hükmün, Dairemizin 02.10.2012 tarihli 2012/7804 esas ve 2012/14665 karar sayılı kararı ile onanmak suretiyle kesinleştiği,
c) Hükümlü müdafiinin infaz aşamasında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine, Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 25.11.2013 tarihinde 2010/285 esas ve 2011/478 karar sayılı ek karar ile yargılamanın yenilenmesi isteği kabule değer görülmediğinden reddine karar verildiği,
d) Hükümlü müdafiinin belirtilen karara itiraz etmesi üzerine, Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 03.01.2014 tarihinde 2014/5 değişik sayı ile itirazın reddedildiği,
Anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanunun 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir” şeklindeki düzenlemeler karşısında, ilk kararı veren heyetin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümde belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği gözetilerek itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.01.2014 tarihli kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 318. maddesinin 1. fıkrasında “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” ve aynı Kanun’un 23. maddesinin 3. fıkrasında “Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev alamaz.” hükümleri öngörülmektedir. 23. maddenin son fıkrası ile aynı olay hakkında daha önce kanaatini belirtmiş olan hâkimin, daha sonra yargılamanın yenilenmesi sürecinde görev yapması önlenerek, hâkimin tarafsızlığı sağlanmıştır.
Yasa koyucunun amacı ile adil yargılanma ilkesi gereğince bu hükmün geniş yorumlanması ve önceki yargılamada görev yapan hakimin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin karara da katılamayacağının kabul edilmesi gerekir.
Somut olayda, Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 27.10.2011 tarihli mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra, hükümlü müdafiinin yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, önceki yargılamada görev yapan mahkeme başkanı A. K. ve üye hakim Ö.G.’ün, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin 25.11.2013 tarihli karara iştirak etmesinin, CMK’nın 23. maddesinin 3. fıkrası ile adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu nedenle yerinde olduğundan; Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.01.2014 tarihli ve 2014/5 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2014/15020 E. , 2014/13780 K.
Esas No : 2014/15020
Karar No : 2014/13780
Tebliğname No : KYB – 2014/386888
Adalet Bakanlığı’nın, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hükümlü İ.. Ç.. hakkındaki kesinleşmiş hükmün infazı aşamasında, hükümlünün yargılamanın yenilenmesi isteğinin reddi kararına yönelik itirazı üzerine Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen itirazın reddine ilişkin 12.06.2014 tarihli ve 2014/79 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca dava dosyasının 03.12.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen dosyadan;
a) Hükümlü İ.. Ç..’ın, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nce 19.07.2012 tarihinde 2011/438 esas ve 2012/332 karar sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 188/3, 188/4, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis ve 54.860 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmolunduğu,
b) Hükümlü ve müdafii tarafından temyiz edilen hükmün, Dairemizin 23.05.2013 tarihli 2013/4493 esas ve 2013/4691 karar sayılı kararı ile düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği,
c) Hükümlünün infaz aşamasında yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunması üzerine, Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 06.06.2014 tarihinde 2011/438 esas ve 2012/332 karar sayılı ek karar ile yargılamanın yenilenmesi isteği kabule değer görülmediğinden reddine karar verildiği,
d) Hükümlünün belirtilen karara itiraz etmesi üzerine, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 12.06.2014 tarihinde 2014/79 değişik sayı ile itirazın reddedildiği
Anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hakim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddedeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, ilk kararı veren heyetin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir heyetin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği hususu gözetilmeden itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12.06.2014 tarihli kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 318. maddesinin 1. fıkrasında “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” ve aynı Kanun’un 23. maddesinin 3. fıkrasında “Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hâkim, aynı işte görev alamaz.” hükümleri öngörülmektedir. 23. maddenin son fıkrası ile aynı olay hakkında daha önce kanaatini belirtmiş olan hâkimin, daha sonra yargılamanın yenilenmesi sürecinde görev yapması önlenerek, hâkimin tarafsızlığı sağlanmıştır. Yasa koyucunun amacı ile adil yargılanma ilkesi gereğince bu hükmün geniş yorumlanması ve önceki yargılamada görev yapan hakimin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin karara da katılamayacağının kabul edilmesi gerekir.
Somut olayda, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 19.07.2012 tarihli mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra, hükümlünün yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine, önceki yargılamada görev yapan hakim Y..G..’in, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin 06.06.2014 tarihli karara iştirak etmesinin, CMK’nın 23. maddesinin 3. fıkrası ile adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi bu nedenle yerinde olduğundan; Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12.06.2014 tarihli ve 2014/79 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/16069 E. , 2017/14146 K.
Tehdit ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçlarından sanık …’nın, 6136 sayılı Kanun’un 13/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/2-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis, 1 yıl hapis ve 600,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair, İstanbul 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/05/2012 tarihli ve 2011/642 esas, 2012/642 sayılı kararının temyiz incelemesi neticesinde onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlü tarafından yeniden yargılanma talebinde bulunulması üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesinde ilk kararı veren hâkimin görev yapamayacağı gerekçesiyle yeni bir hâkim görevlendirilmesi hususunda karar verilmek üzere dosyanın mercii nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesi sonrasında, 5271 sayılı Kanun’un 318. maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesi talebinin hükmü veren mahkemeye sunulacağı, istemin kabûle değer olup olmadığına hükmü veren mahkemece karar verilmesi gerektiğinden bahisle talebin reddine ilişkin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/10/2016 tarihli ve 2016/666 Değişik İş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 22.02.2017 gün ve 94660652-105-34-714-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/03/2017 günlü ve 2017/14377 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesinde yer alan “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesinde ki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” biçimindeki düzenleme karşısında, ilk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin, yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği, 5271 sayılı Kanun’un 30. maddesindeki “(1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.” şeklindeki hüküm gereğince mercii tarafından hâkim görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde talebin reddine dair karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Olay
Dosyanın incelenmesinde, İstanbul 38. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/05/2012 tarihli ve 2011/642 esas, 2012/642 sayılı kararının temyiz incelemesi neticesinde onanarak kesinleşmesini müteakip, hükümlü tarafından yeniden yargılanma talebinde bulunulması üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesinde ilk kararı veren hâkimin görev yapamayacağı halde talebin reddine ve gereği için dosyanın mercii nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesi sonrasında, 5271 sayılı Kanun’un 318. maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesi talebinin, ilk kararı veren hakim dışında başka bir hakimin görevlendirilmesiyle, istemin kabûle değer olup olmadığına hükmü veren mahkemece karar verilmesi, bu nedenle Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bu mahkemeye hakim görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararın kanun yararına bozulması istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
2-Hukuksal Değerlendirme
Dosya kapsamı ve kanun yararına bozma istemi incelenerek birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesinde yer alan “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. İlk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu nedenle adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin, yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği, 5271 sayılı Kanun’un 30. maddesindeki “(1) Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.” düzenlemeleri karşısında mercii tarafından hâkim görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar vermesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılmasına göre, kanun yararına bozma isteminin yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
3-Sonuç ve Karar
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/10/2016 tarihli ve 2016/666 Değişik İş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde yerine getirilmesine, 03/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2023/25303 E. , 2024/8531 K.
MAHKEMESİ:Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR: Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlâli, mala zarar verme
İNCELEME KONUSU KARAR: Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi ekinmesonrasıhâkimgörevlendirilmesineilişkinkararverilmesineyerolmadığına
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN: Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: İlgili kararın kanun yararına bozulması
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2023 tarihli ve KYB-2023/60845 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“1-Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/03/2022 tarihli ve 2020/234 esas, 2020/645 sayılı ek kararı yönünden yapılan incelemede;
5271 sayılı CMK.nun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi halinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanunun 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir” şeklindeki düzenlemeler karşısında, ilk kararı veren hâkimin olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümde belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşünün etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği cihetle, somut olayda ilk yargılamada görev alan Hâkim …’ın yargılamanın yenilenmesi talebini değerlendiremeyeceği gözetilmeden karar verilmesinde,
2-Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/04/2022 tarihli ve 2022/251 değişik iş sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
İlk yargılamada görev alan Hâkim …’ın yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair kararda görev alamayacağı, bu sebeple adil yargılanma hakkının bir uzantısı olarak, olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği, bu minvalde hâkim görevlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasında, isabet görülmemiştir. ” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE-KARAR
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 318/1. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme istemin kabule değer olup olmadığına karar verir. Bu olağanüstü kanun yolunun birinci aşamasını yenileme isteminin kabule değer olup olmadığını belirlemek için yapılacak inceleme oluşturur. İstemin yerinde olup olmadığı istemi, duruşma açılmaksızın başvurunun öngörülen biçime uyup uymadığı, dilekçe ya da tutanakta ileri sürülen nedenlerin, yenilemeyi gerektirir nitelikte olup olmadıkları, kanıtların gösterilip gösterilmedikleri hususlarıyla sınırlı olarak esas hükmü veren mahkeme tarafından incelenir.
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu başvurunun kabule değer görülmediği taktirde istemin reddine, aksi durumda ise ikinci aşamaya (yani yargılamanın yenilenmesine) geçilmesine karar verilmesi gerekir.
Yargılamanın yenilenmesine yönelik istemin kabule değer olduğuna karar verilip, yeniden yapılacak olan “Yargılamanın yenilenmesi” aşamasına yani ikinci aşamaya geçildikten sonra 5271 sayılı Kanun’un 23/3. maddesi dikkate alınacaktır.
5271 sayılı Kanun’un 23/3. maddesinde “yargılamanın yenilenmesi halinde” davaya bakma yasağı getirilmiştir. Böylece, aynı uyuşmazlık hakkında daha önce kanaatini belirtmiş olan hâkimin daha sonra yargılamanın yenilenmesi sürecinde görev yapması önlenerek, hâkim tarafsızlığı bu yönüyle de sağlanmak istenmiştir.
Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına ilişkin karar belirtildiği gibi, dosya üzerinden yani duruşma açılmaksızın yalnızca 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinde sınırlı olarak sayılan nedenlerin mevcut olup olmadığı ve başvuru koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden yapılan değerlendirme sonucunda verilmektedir. İstemin reddine ilişkin kararlara da itiraz mümkündür ve itiraz üzerine istemin kabule değer olup olmadığı başka bir hâkim tarafından da değerlendirilmektedir.
İstemin kabule değer görülmesi halinde ise; 5271 sayılı Kanun’un 321/2. maddesi uyarınca mahkemece, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verilmektedir. Bu aşamadan sonra aynı Kanun’un 23/3. maddesindeki düzenleme uygulanmaya başlanacaktır. Zira amaç, yargılamayı yani kanıtların değerlendirilmesini başka bir hâkime yaptırmaktır. Aksinin kabulü halinde; sadece biçimsel bir inceleme olan birinci aşama için de, başka bir hâkim görevlendirmesi gerekecek olup, bu durum uygulamada dayanaksız ve çoğu kez temyiz nedenleri tekrar edilerek ya da tebligatlara yönelik itirazları içeren başvurular nedeniyle merci sıfatıyla görevlendirme yapan mahkemelerin ve görevlendirilen hâkimlerin gereksiz mesai harcamalarına neden olmaktadır.
Ayrıca yargılamanın yenilenmesi talebi geldiğinde mahkemenin diğer hâkimin görevlendirilmesi konusunda merciine dosyayı göndermesi, merciin görevlendirme yapması ve görevlendirilen hâkime dosyanın gönderilmesi, onun dosyayı inceleyerek talebin kabule değer olup olmadığına karar vermesi özellikle işi yoğun olan yerlerde uzunca bir zaman alıp, tutuklu ve hükümlü dosyalarda derhal tahliye edilmesi gereken tutuklu ve hükümlülerin bu süre zarfında haksız yere cezaevinde kalmalarına da yol açmaktadır. Oysa ki talebi alan mahkemenin hâkimi yargılamanın yenilenmesi gerekliliğini gördüğünde, bu incelemeyi yapması dosyaya yeni bakacak olan hâkime göre daha kısa zaman içerisinde olacağından bu kararı vermesi makul sürede yargılanma ilkesine de daha uygun olacaktır. Kaldı ki; 5271 sayılı Kanun’un 318/1. maddesi birinci aşama olup, istemin nereye yapılacağı, bu mahkemenin ne karar vereceği anılan Kanun’un ilgili hükümlerinde açıkça belirtilmiş olup, mahkeme istemi kabule değer görürse zaten dosyadan el çekecek ve yeni bir hâkim görevlendirilmesi için merciine dosyayı gönderecek, aksi takdirde istemi kabule değer görmeyecek, bu karar da zaten itiraz merciince incelenecektir. Bu açıklamalar ışığında, kanun yararına bozma talebine konu olan gerek 07.03.2022 tarihli hükümlü müdafiinin yeniden yargılama talebinin reddine dair ek kararda, gerekse 04.04.2022 tarihli ek karar sonrası Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin hâkim görevlendirilmesine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına dair kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.03.2022 tarihli ve 2020/234 Esas, 2020/645 Karar sayılı ek kararına ve Manisa 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.04.2022 tarihli ve 2022/251 Değişik İş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma istemlerinin REDDİNE, 27.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.