Ara Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası - Ulus

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası

Sınır dışı etme kararına itiraz davası, Türkiye’de hakkında sınır dışı edilme kararı verilen yabancıların bu işleme karşı idari yargıda açtığı iptal davasıdır. Bu dava, kişilerin Türkiye’de kalma hakkını hukuki yollarla savunmalarına imkân tanır. Göç İdaresi Başkanlığı tarafından alınan sınır dışı kararları, idari işlem niteliği taşıdığından, yargı denetimine tabidir ve belirli süreler içinde dava konusu edilebilir.

Sınır Dışı Etme Kararı Nedir ve Ne Zaman Verilir?

Sınır dışı etme kararı, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre, Türkiye’de bulunan bir yabancının kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından risk oluşturduğunun değerlendirilmesi halinde verilen idari bir işlemdir. Ayrıca vize ihlali, izinsiz çalışma, yasa dışı yollarla ülkeye giriş gibi nedenlerle de bu karar verilebilir.

Bu karar, yabancının Türkiye’den çıkarılmasını ve bir daha giriş yapamamasını amaçlar. Ancak her sınır dışı kararı, otomatik olarak uygulanmaz; kişinin durumuna, itiraz hakkına ve özel koşullarına göre değerlendirilmeye açıktır.

Sınır dışı işlemleri genellikle deport kararı ile karıştırılsa da, her deport süreci aynı zamanda sınır dışı kararı içerir. Bu nedenle hukuki süreç titizlikle takip edilmelidir.

Sınır Dışı Kararına İtiraz Süreci Nasıl İşler?
Sınır Dışı Kararına İtiraz Süreci Nasıl İşler?

Sınır Dışı Kararına İtiraz Süreci Nasıl İşler?

Sınır dışı kararına itiraz süreci, kararın yazılı olarak yabancıya tebliğ edilmesiyle başlar. Bu tebliğden itibaren 7 gün içinde ilgili idare mahkemesine iptal davası açılması gerekir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup süresi geçtikten sonra itiraz imkânı ortadan kalkar.

İtiraz davası şu adımlarla ilerler:

  1. Karar metni ve gerekçeleri dikkatlice incelenir.

  2. Yabancının sınır dışı edilemeyecek kişi olup olmadığı değerlendirilir.

  3. Gerekçeli bir iptal dilekçesi hazırlanarak, idare mahkemesine sunulur.

  4. Aynı dilekçeyle birlikte yürütmenin durdurulması talebi de yapılabilir.

  5. Mahkeme, başvuruyu dosya üzerinden değerlendirerek karar verir.

Yürütmenin durdurulması kararı alınmadığı sürece, kişi sınır dışı edilme riskiyle karşı karşıyadır. Bu yüzden hızlı ve doğru adımlar büyük önem taşır.

Hangi Hallerde Sınır Dışı Kararı Verilemez?

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre bazı kişiler hakkında sınır dışı kararı verilemez. Bu kişiler arasında:

  • Türkiye’de ciddi sağlık sorunları nedeniyle tedavisi devam edenler

  • Hayati tehlike, işkence veya kötü muamele riski bulunan ülkelere gönderilecek olanlar

  • Aile birliği Türkiye’de devam eden ve eşleri/çocukları vatandaş olanlar

  • İnsan ticareti veya mağduriyet yaşayan kişiler

Bu kişiler hakkında sınır dışı kararı alınmış olsa dahi, dava yoluyla iptali mümkündür. Bu durumda kişinin durumu ayrıntılı belgelerle desteklenmeli ve mahkemeye sunulmalıdır.

Kişinin sınır dışı edilmesini engelleyen özel durumlar, hukuki sürecin merkezinde yer alır. Bu nedenle başvurular kişisel koşullara uygun şekilde hazırlanmalıdır.

İtiraz Dilekçesi Hazırlarken Nelere Dikkat Edilmelidir?

İtiraz dilekçesi, mahkemenin sınır dışı kararını iptal edip etmeyeceği konusunda en etkili belgedir. Bu nedenle eksiksiz, belgelerle desteklenmiş ve hukuki temellere dayalı şekilde hazırlanmalıdır.

Dilekçede şu unsurlar yer almalıdır:

  • Kararın hangi sebeple verildiği

  • Yabancının Türkiye’deki durumu (eğitim, iş, sağlık, aile gibi)

  • Sınır dışı edilmesi halinde ortaya çıkacak mağduriyetler

  • Hukuki dayanaklar ve ilgili kanun maddeleri

  • Somut belgeler (ikamet belgesi, öğrenci belgesi, evlilik cüzdanı, sağlık raporu vb.)

İtiraz dilekçesinin içeriği, davanın kaderini belirleyebilir. Bu sebeple, uzman bir avukat desteği almak çoğu durumda gereklidir.

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası Ne Kadar Sürer?

İtiraz davasının süresi, mahkemenin iş yoğunluğuna ve dosyanın kapsamına göre değişir. Genellikle 2 ile 6 ay arasında sonuçlanabilir. Ancak yürütmenin durdurulması talebine ilişkin karar daha kısa sürede verilebilir.

Mahkeme, genellikle duruşmasız olarak karar verir; tarafların beyanlarını ve sunulan belgeleri dosya üzerinden değerlendirir. Sürecin doğru şekilde ilerlemesi için ilk başvuru adımları titizlikle atılmalıdır.

Dava süresince sınır dışı işleminin durdurulması için başvuru yapılmışsa, kişi Türkiye’de kalmaya devam edebilir.

Sınır Dışı Kararı Kesinleşirse Ne Olur?

Eğer mahkeme sınır dışı kararının iptali yönünde değil de davanın reddi yönünde karar verirse ve bu karar istinaf edilmeden kesinleşirse, kişi sınır dışı edilir. Bu durumda Türkiye’den çıkarılır ve genellikle belli bir süre (1-5 yıl arası) ülkeye yeniden girişine izin verilmez.

Buna karşılık, mahkeme işlemi hukuka aykırı bulursa sınır dışı kararı iptal edilir ve kişi Türkiye’de kalmaya devam eder. Mahkemenin iptal kararı kesin nitelikte olup idare tarafından tekrar aynı gerekçeyle sınır dışı kararı verilemez.

İptal kararı yabancı açısından kalıcı bir koruma sağlar, ancak karar gerekçelerine dikkat edilmesi gerekir.

Sınır Dışı Etme Kararına Karşı Hangi Belgelerle Savunma Yapılabilir?

Mahkemeye sunulacak belgeler, kişinin Türkiye ile olan bağlarını ve sınır dışı edilmesinin yaratacağı mağduriyeti açıkça ortaya koymalıdır. En sık kullanılan belgeler şunlardır:

  • Geçerli oturma izni ya da başvuru evrakı

  • Türkiye’de çalışan biri ise SGK kaydı ve iş sözleşmesi

  • Evli ise evlilik cüzdanı, çocuk varsa doğum belgeleri

  • Öğrenci ise öğrenci belgesi

  • Sağlık sorunu varsa resmi sağlık raporu

Bu belgeler, davanın sonucunu doğrudan etkileyebilir. Bu nedenle başvuru öncesi tüm evraklar hazırlanmalı ve dilekçeye eklenmelidir.

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası Sıkça Sorulan Sorular
Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası Sıkça Sorulan Sorular

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Davası Sıkça Sorulan Sorular

Sınır dışı etme kararına itiraz davası nedir?

Sınır dışı etme kararına itiraz davası, hakkında sınır dışı kararı verilen bir yabancının bu işlemin iptali için idare mahkemesinde açtığı davadır. Bu dava ile kişinin Türkiye’de kalma hakkını koruması mümkün olabilir.

Sınır dışı kararı hangi durumlarda verilir?

Sınır dışı kararı, yabancının kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından tehdit oluşturduğu değerlendirilirse; vizesiz ya da izinsiz olarak ülkede bulunması, sahte belgeyle işlem yapması, suça karışması veya geçimini yasal yollarla sağlayamaması gibi durumlarda verilir.

Sınır dışı etme kararına karşı dava süresi kaç gündür?

Sınır dışı etme kararına karşı dava açma süresi, kararın tebliğinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde başvuru yapılmazsa dava hakkı sona erer.

Sınır dışı kararına itiraz davası hangi mahkemede açılır?

İtiraz davası, sınır dışı kararını veren Göç İdaresi’nin bulunduğu ildeki idare mahkemesi nezdinde açılır. Örneğin İstanbul İl Göç İdaresi tarafından verilen bir karar için İstanbul İdare Mahkemesi yetkilidir.

Sınır dışı kararına itiraz davası ne kadar sürede sonuçlanır?

Sınır dışı itiraz davası ortalama olarak 2 ila 6 ay arasında sonuçlanabilir. Ancak dava ile birlikte yapılan yürütmenin durdurulması talebi genellikle daha kısa sürede değerlendirilir.

Sınır dışı kararına karşı yürütmenin durdurulması talep edilebilir mi?

Evet. Davayla birlikte yürütmenin durdurulması talep edilebilir. Mahkeme bu talebi kabul ederse, dava sonuçlanıncaya kadar yabancı kişi Türkiye’de kalmaya devam eder ve sınır dışı işlemi durdurulur.

Kimler hakkında sınır dışı kararı verilemez?

Hayati tehlike veya işkence riski taşıyan ülkelere gönderilme ihtimali bulunanlar, ciddi sağlık sorunları olanlar, insan ticareti mağdurları ve aile birliği Türkiye’de devam edenler hakkında sınır dışı kararı verilemez. Bu kişiler koruma kapsamında değerlendirilir.

Sınır dışı etme kararına itiraz dilekçesi nasıl hazırlanır?

Dilekçede kararın hangi gerekçeyle verildiği, kişinin Türkiye’deki durumu, varsa mağduriyet sebepleri, aile bağları, sağlık durumu gibi konulara yer verilmeli; dilekçeye öğrenci belgesi, sağlık raporu, kira sözleşmesi, SGK kaydı gibi belgeler eklenmelidir. Dilekçe hukuki temellere dayanmalı ve açık şekilde yazılmalıdır.

Sınır dışı kararının iptali reddedilirse ne olur?

Dava reddedilirse ve yürütmenin durdurulması alınmamışsa, karar kesinleştikten sonra kişi sınır dışı edilir. Belirli bir süre Türkiye’ye giriş yasağı uygulanabilir. Ancak üst yargı yolları ya da başka hukuki süreçler yeniden değerlendirme yapılmasını sağlayabilir.

Sınır dışı kararına itiraz davasında avukat tutmak zorunlu mu?

Avukat tutmak zorunlu değildir ancak sınır dışı etme kararına itiraz davası, ciddi hak kayıplarına neden olabilecek karmaşık bir süreçtir. Yabancılar hukuku konusunda deneyimli bir avukatla çalışmak, sürecin daha sağlıklı yürütülmesini sağlar.

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Danıştay Kararları
Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Danıştay Kararları

Sınır Dışı Etme Kararına İtiraz Danıştay Kararları

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/4631 E.  ,  2024/5214 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/4631
Karar No : 2024/5214

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … İdaresi Başkanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, hakkında tesis edilen yurda giriş yasağının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin… tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesinin 16/11/2016 tarih ve E:2016/3187, K:2016/4042 sayılı bozma kararına uyularak yeniden yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, Emniyet Genel Müdürlüğü … Dairesi Başkanlığının… tarihli ve … sayılı yazısı göz önünde bulundurularak terörist faaliyetlere iştiraklerin önlenmesi, çatışma bölgelerine seyahatlerin engellenmesi ve ülke güvenliğinin korunması bağlamında, davacı hakkında devlet güvenlik birimlerinin raporları dikkate alınmak suretiyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde ulusal ve uluslararası metinlere aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacı tarafından, hakkında alınan yurda giriş yasağı kararının fiili nedenleri ve somut delilleri bulunmadığı, hakkındaki kararların Rusya makamlarından kaynaklandığı ve idare tarafından işlem tesis edilirken politik saiklerle hareket edildiği, 15 yıldır eşi ve çocuklarıyla birlikte Türkiye’de yaşadığı, etnik köken olarak Ahıska Türkü ve Çerkez olması nedeniyle burada tarihsel bağlarının bulunduğu, geri gönderilmesi halinde dini inançları nedeniyle kötü muamele ve işkence ile karşılaşacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, kamu güvenliğini tehlikeye sokacağı anlaşılan yabancılar hakkında tahdit kodu veri girişi yapıldığı, davacı hakkında ulusal güvenlik, terörizm eylemlerinin önüne geçmek ve çatışma bölgelerine seyahatin engellenmesi amacıyla G-87 tahdit kodu veri girişinin yapıldığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacının, yasal olarak 2007 yılında Türkiye’ye giriş yaptığı, davacıya bu tarihten itibaren ikamet izni verildiği, istihbarat birimlerinde elde edilen bilgiler uyarınca davacı hakkında 23/10/2014 tarihinde ülkemizi çatışma bölgelerine geçişlerde güzergah olarak kullandığı gerekçesiyle Türkiye’ye giriş yasağı kararı alındığı, davacı tarafından Türkiye’ye giriş yasağının kaldırılması talebiyle 25/03/2015 tarihinde yapılan başvurunun dava konusu işlemle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın “Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti” başlıklı 23. maddesinde, “Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmü yer almaktadır.
BM tarafından, 16 Aralık 1966 tarihli, 2200A (XXI) sayılı Genel Kurul Kararıyla kabul edilen ve 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe giren (Türkiye’nin taraf olduğu), Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 12. maddesi şöyledir:
“1. Yasal olarak bir Devletin ülkesinde bulunan herkes, o ülke içinde özgürce hareket etme hakkına ve ikametgahını seçme özgürlüğüne sahiptir. 2. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeyi terketmekte özgürdür. 3. Yukarıda sözü edilen haklara, ulusal güvenliği, kamu düzenini, kamu sağlığını ya da genel ahlakı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak üzere yasalarla konmuş ve bu Sözleşme’de tanınan diğer haklarla uyumlu olanlar dışında herhangi bir sınırlama konulamaz. 4. Hiç kimse, kendi ülkesine girme hakkından keyfi olarak yoksun bırakılamaz.”
11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yayımı tarihinden bir yıl sonra 11/04/2014 tarihinde yürürlüğe giren 9. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle, “(1) Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, Türkiye dışında olup da kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir. (2) Türkiye’den sınır dışı edilen yabancıların Türkiye’ye girişi, Genel Müdürlük veya valilikler tarafından yasaklanır. (3) Türkiye’ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır. Ancak, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması hâlinde bu süre Genel Müdürlükçe en fazla on yıl daha artırılabilir. (4) Vize veya ikamet izni süresi sona eren ve bu durumları yetkili makamlarca tespit edilmeden önce Türkiye dışına çıkmak için valiliklere başvuruda bulunup hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıların Türkiye’ye giriş yasağı süresi bir yılı geçemez. (5) 56 ncımadde uyarınca Türkiye’yi terke davet edilenlerden, süresi içinde ülkeyi terk edenler hakkında giriş yasağı kararı alınmayabilir. (6) Genel Müdürlük, giriş yasağını kaldırabilir veya giriş yasağı saklı kalmak kaydıyla yabancının belirli bir süre için Türkiye’ye girişine izin verebilir. (7) Kamu düzeni veya kamu güvenliği sebebiyle bazı yabancıların ülkeye kabulü Genel Müdürlükçe ön izin şartına bağlanabilir.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, kamu güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokacağı değerlendirilen yabancılar hakkında güvenlik tahdit kodları veri girişi yapıldığının, G-87 tahdit kodunun (Genel Güvenlik) Türkiye’nin kamu düzeni veya güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancılar hakkında Türkiye’ye giriş yasağı alınmasında esas alınan veri girişi kodu olduğunun, jeopolitik konumu gereği Türkiye’yi çatışma bölgelerine geçiş güzergahı için kullanan, böylece ülkeye giriş çıkış yapan yabancıların, ülkeye giriş yapmalarını, ülkeyi güzergah olarak kullanmalarını, ülkede terör faaliyetlerinde bulunmalarını önlemek amacıyla veri girişi yapıldığının belirtildiği görülmektedir.
Dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde; davalı Göç İdaresi Başkanlığınca verilen savunmalarda, davacı hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü … Dairesi Başkanlığının … tarih ve… sayılı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığının… tarih ve… sayılı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığının… tarih ve… sayılı gizli yazılarına istinaden; ulusal güvenlik, terörizm eylemlerinin önüne geçmek ve çatışma bölgelerine seyahatin engellenmesi amacıyla ve genel güvenlik gerekçesiyle yurda giriş yasağı kararının alındığı belirtilmektedir.
Dairemizin 27/03/2024 tarihli ara kararı uyarınca yukarıda aktarılan yazıların anılan idarelerden istenildiği, bunun yanında davalı idareden davacı hakkında dava konusu işlemin tesis edilmesine sebep olan işlemler ile bilgilerin gönderilmesinin istenildiği; anılan idareler tarafından verilen ara kararı cevaplarında davacı hakkında tahdit kodu konulmasına gerekçe teşkil edecek somut bilgi ve belge sunulamadığı, davalı idarenin 06/11/2024 tarihli cevabi yazısında ise davacı hakkında tesis edilen tüm G-87 tahdit kodlarının, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı gizli yazısına istinaden kaldırıldığının bildirildiği, davacı hakkında aktif G-87 tahdit kodu bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı hakkındaki tahdit kodlarının hangi gerekçeler ile kaldırıldığı da araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmekte olup, davanın reddi yönünde verilen … İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/7182 E.  ,  2023/8806 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/7182
Karar No : 2023/8806

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- …
2- …

İSTEMİN_KONUSU: Davacıların evliliğinin aile birliği içinde devam etmediğinden bahisle Türkmenistan uyruklu davacı …’nın ikamet tezkeresi süresinin uzatılmayarak 27/04/2011 günü saat 24.00’e kadar çıkış yapması gerektiğinin bildirilmesine ilişkin İzmir İl Emniyet Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 26/10/2015 tarih ve E:2012/1531, K:2015/4606 sayılı bozma kararına uyularak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davalı idare tarafından, Türk vatandaşlık hukukunda yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılmasında Türk Vatandaşlığı Kanununda aranan şartları şahsında taşıyan kişinin vatandaşlığa alınıp alınmamasında takdir yetkisinin bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFLARIN_SAVUNMASI: Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2….. İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY
Dava; davacıların evliliğinin formalite olduğundan bahisle davacılardan Türkmenistan uyruklu …’nın 22/10/2010-19/04/2011 tarihleri arasında geçerli ikamet izninin çıkışını teminen onbeş güne kadar kısaltılarak iptaline ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan mülga 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilmez” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terk etmeyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen kurallara göre, Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılara ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edilebileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta; davacıların evliliklerine yönelik yapılan tahkikatlar sonucu düzenlenen dosya içerisinde yer alan tutanaklar incelendiğinde; Türk vatandaşı davacının, boşanmış olduğu eşi ile yaşamaya devam ettiği, dolayısıyla yabancı uyruklu davacı ile aile birlikteliği içerisinde yaşamadıklarının tespit edildiği görüldüğünden, ikamet izninin veriliş amacına aykırı olarak evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı anlaşılan davacılardan Mavlyuda Seyliyeva hakkında 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7 ve 19. maddelerinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/3576 E.  ,  2023/7982 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3576
Karar No : 2023/7982

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 29/12/2020 tarih ve E:2015/3912, K:2020/7072 sayılı kararının; taraflarca, aleyhlerine olan kısımlarının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kazakistan uyruklu olan davacı tarafından, sığınma başvurusu dosyasının açılarak serbest ikamet izni verilmesi veya ikincil koruma kapsamında serbest ikamet izni verilmesi veyahut üçüncü bir ülkeye gidebilmesi için 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 23. maddesi kapsamında salıverilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali ile hukuka aykırı biçimde özgürlüğünden yoksun bırakıldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü 10.000,00 TL manevi zararın tazminine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile hakkında yurda giriş yasağı sınırlaması bulunan davacının, Kazakistan tarafından iadesinin istenilmesi üzerine söz konusu iade isteminin reddedildiği, davacının gidebileceği üçüncü bir ülke bulamaması/bulunamaması ile Mısır’da eğitim aldığı ve İran’da 3 sene kaldığını ifade ettiği hususuyla istihbarat birimlerince elde edilen bilgiler de dikkate alındığında, dava konusu işlemde kamu yararına, mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan, davacının manevi tazminat isteminin de reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, uyuşmazlıkta, hakkındaki istihbari bilgiler uyarınca yurda girişi yasaklanmasına rağmen illegal yollardan Türkiye’ye gelen davacının sınır dışı etme işleminin icrası kapsamında muhafaza altına alınmasında hukuka aykırılık olmadığı gibi davacı tarafça, vekili tarafından verilen 07/05/2013 tarihli dilekçeye kadar muhafaza altına alınma işlemine karşı herhangi bir itirazda bulunulmadığı, kaldı ki Edirne ili geri gönderme merkezinden izinsiz olarak ayrılan davacı ile Kazakistan uyruklu …’un bıraktığı notta da kendilerine söz konusu merkezde iyi davranıldığı, sadece sınır dışı edilmekten korktukları için anılan merkezden ayrıldıklarından bahsedildiği dikkate alındığında; davacının muhafaza altına alınması işlemine karşı yapmış olduğu başvuru tarihine kadar geri gönderme merkezinde kalma yönünde rızasının bulunduğu; ancak başvuruda bulunduğu tarih itibarıyla muhafaza altına alınması işlemine yönelik rızasının ortadan kalktığı anlaşılmakla birlikte; davalı idare tarafından, muhafaza altına alınma işleminin devamına yönelik yeni bir sebep unsuru gösterilmeksizin anılan başvuru reddedilerek davacının rızası hilafına muhafaza altına alma işleminin icrasına devam olunduğunun anlaşıldığı, bu durumda, hukuki yeni bir gerekçe gösterilmeksizin davacının geri gönderme merkezinde tutulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı, öte yandan, başvuru tarihine kadar yukarıda açıklanan sebepler uyarınca rızası dahilinde hukuka uygun olarak muhafaza altına alınan davacının, itiraz başvurusu tarihine kadar herhangi bir manevi zararının doğmadığı, bu tarihten sonra ise hukuka uygun bir gerekçe olmadan ve rızası bulunmadan hakkındaki muhafaza altına alınma işleminin icrasına devam edilen davacının, anılan husus sebebiyle manevi yönden zarara uğradığı açık olup Mahkemece yapılacak değerlendirme sonucunda manevi tazminat takdir edilerek yeniden bir karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, davacı hakkında tesis edilen işlemde mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı, bu nedenle, tazmin edilmesi gereken bir durum olmadığı, Daire kararının kaldırılması ve İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davacı tarafından, hiçbir zaman açık rızasının olmadığı, tüm zararların tazmin edilmesi gerektiği, Daire kararının kaldırılması ve İdare Mahkemesi kararının tümüyle bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının karar düzeltme isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup davacı tarafından ise davalı idarenin karar düzeltme dilekçesine cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davalı idarenin kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, davalı idarenin karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 29/12/2020 tarih ve E:2015/3912, K:2020/7072 sayılı kararı kaldırılarak davacının temyiz istemi yeniden incelendi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacının karar düzeltme istemi hakkında ayrıca bir karar verilmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Davacının adli yardım istemi kabul edildiğinden temyiz ve karar düzeltme aşamasında tahsil edilemeyen yargılama giderlerinin ve karar düzeltme aşamasında davalı idare tarafından ödenen yargılama giderlerinin davacıdan tahsili için ilgili vergi dairesine Mahkemesince müzekkere yazılmasına,
06/12/2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Hukuka ve mevzuata uygun olan Daire kararının düzeltilmesi istemlerinin reddi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/1165 E.  ,  2022/3154 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/1165
Karar No : 2022/3154

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Gürcistan uyruklu olan davacı tarafından, Türk vatandaşı ile yapmış olduğu evlilik dolayısıyla tarafına verilen ikamet izninin uzatılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesinin 11/12/2013 tarih ve E:2009/12232, K:2013/8947 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, evlilik ilişkisinin geçersizliğine hükmedilmesinin ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarece evliliğin formalite (muvazaalı) olduğu konusunda bir değerlendirme yapılarak idari işlem tesisine hukuken olanak bulunmadığı, bu sebeple, davacının kurmuş olduğu aile birliğinin korunmasının anayasal bir zorunluluk olup, davacının evlendiği tarihten sonra Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça ikamet tezkeresinin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin olarak, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hasım mevkiine alınması gerektiği; esasa ilişkin olarak ise, davacının aile birliği kurmaktan ziyade Türkiye’de ikamet izni almak amacıyla Türk vatandaşı eşi ile evlendiği, davacının Türk vatandaşı eşinin yurt dışında yaşadığı, yapılan tahkikat sonucu davacı ile eşinin fiilen birlikte yaşamadıklarının tespit edilmesi üzerine evliliklerinin formalite olduğu anlaşıldığından, bu amaçla ikamet izni verilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, bu sebeple temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Gürcistan uyruklu olan davacı tarafından 23/03/2005 tarihinde yapılan başvuru üzerine, davacıya 28/03/2005-26/06/2005 tarihleri arasında geçerli turistik amaçlı ikamet tezkeresi düzenlenmiş, daha sonra 31/08/2005 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen davacıya bu evliliği dolayısıyla 02/09/2005 tarihinden 02/09/2006 tarihine kadar geçerli ikamet izni verilmiştir.
Davacıya ikamet izni verilmesine esas alınan Türk vatandaşıyla yapmış olduğu evliliğine yönelik olarak davalı idarece yapılan tahkikat sonucu, söz konusu evliliğin aile birliği kurmaya yönelik olup olmadığı noktasında bilgi edinilemediği hususu 04/10/2005 tarihinde tutanak altına alınmıştır.
Öte yandan, davacının Türk vatandaşı eşi ile evliliği dolayısıyla tarafına verilen ikamet iznini uzatma istemiyle yaptığı başvuru üzerine ikamet izni, 02/09/2006-02/09/2007 tarihleri arasında 1 yıl süre ile uzatılmıştır. Ayrıca davacının bu başvurusu üzerine, söz konusu evliliğe yönelik bir kez daha tahkikat yapılmıştır. Bu tahkikat sonucunda ise, anılan evliliğin formalite evlilik olduğunun tespit edildiğinden bahisle 02/09/2007 tarihine kadar geçerli ikamet tezkeresi, davacının ülkeden çıkış yapabilmesini teminen 15 güne düşürülmüş ve bu süre içerisinde ülkeden çıkış yapmadığı takdirde sınır dışı edilecekler kapsamına alınacağı hususu 29/08/2007 tarihinde davacıya bildirilmiştir. Yine aynı tarihli işlem ile davacı hakkında formalite evlilik anlamına gelen V-70 tahdit kodu uygulanmıştır.
Son olarak davacı tarafından, Türk vatandaşı ile yapmış olduğu evliliğin aile birliği kurmaya yönelik olduğu belirtilerek 18/09/2007 tarihinde ikamet izninin uzatılması istemiyle yapılan başvuru, … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı işlemiyle reddedilmiş, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan dava açılmıştır.
Ayrıca dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden, davacının ülkeden çıkışını teminen 15 güne düşürülen ikamet izni süresi içerisinde Antalya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruda bulunmaması nedeniyle hakkında 10/10/2008 tarihinde V-71 (Semti Meçhul) tahdit kodu uygulandığı, daha sonra 23/10/2008 tarihinde yakalanan davacının 26/10/2008 tarihinde sınır dışı edildiği anlaşılmaktadır.

USUL YÖNÜNDEN:
Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, dava konusu edilen bireysel işlemin Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tesis edildiği, bu sebeple anılan işlemin iptali istemi yönünden Bakanlığa husumet yöneltilemeyeceği ileri sürülmektedir.
Uyuşmalıkta; davaya konu edilen bireysel işlemin 16/09/20008 tarihinde davacıya tebliğ edilen … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı işlemi olduğu anlaşıldığından, davalı idarenin husumet yönünden yapmış olduğu itiraz yerinde görülmemiştir.

ESAS YÖNÜNDEN:
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 6458 sayılı Kanun ile 04/04/2014 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilmez.” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise, İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmaya davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terk etmeyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen kurallara göre, idarenin, Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılar hakkında ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edebileceği açıktır.
Uyuşmazlık konusu işlem, evliliğin anlaşmalı (muvazaalı) olduğundan bahisle tesis edilmiş olup; İdare Mahkemesince, evliliğin geçersizliğine idarece değil adli yargı yerlerince karar verilebileceğinden ve aile birliğinin korunması anayasal bir zorunluluk olduğundan, Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça davacıya ikamet tezkeresi verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Evliliğin geçersiz (muvazaalı) olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmamakla birlikte, bu durum, dava konusu işlemin sebep unsurunu teşkil eden muvazaa iddiası dolayısıyla maddi olaya 5683 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Dosya içerisinde yer alan, davacının evliliğine yönelik olarak yapılan tahkikatlar sonucu düzenlenen 04/10/2005 tarihli tutanakta; davacının ikamet adresi olarak gösterdiği adreste ikamet ettiği, eşi …’nın ise Avusturya’da ikamet ettiği, davacının, eşi …’nın dayısı olduğunu belirttiği … isimli şahıs ile aynı adreste ikamet ettiği, geçimini eşi … ile … isimli şahısların sağladığı, eşinin davacıyı yanına almak için işlemlere başladığı yönünde bilgi alındığı, şahısların evliliğinin aile kurmaya yönelik olup olmadığı hususunda bilgi edinilemediği; 21/09/2006 tarihli tutanakta ise; davacının belirtilen adreste … isimli şahıs ile birlikte ikamet ettiği, Türk vatandaşı eşi … ile 31/08/2005 tarihinde Antalya’da evlendikleri, evlendikten yaklaşık bir ay sonra Türk vatandaşı eşin Avusturya’ya gittiği, bir yıldır beraber yaşamadıkları yönünde bilgi alındığı, davacı ve eşinin birlikte yaşamaması nedeniyle evliliklerinin aile birliği kurmaya yönelik olmadığı hususlarına yer verildiği görülmektedir.
Öte yandan, dosya içerisinde yer alan Antalya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısı incelendiğinde, davacının Türk vatandaşı eşi … hakkında 10/11/2008 tarihinde yapılan yolcu sorgulamasında, söz konusu kişinin 05/09/2005 tarihinde ülkeden çıkış yaptığı ve bu tarihten sonra giriş-çıkış kaydının bulunmadığının tespit edildiği görülmektedir. Dolayısıyla davacının eşinin evlendikleri tarihten yaklaşık bir ay sonra yurt dışına gittiği ve ülkemize tekrar dönüş yapmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Türk vatandaşı ile evliliği dolayısıyla tarafına verilen ikamet izninin uzatılması istemiyle başvuruda bulunan davacının, yukarıda yer verilen tespitler uyarınca ikamet izninin veriliş amacına aykırı olacak şekilde Türk vatandaşı eşi ile evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı anlaşıldığından, davacı hakkında (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. ve 19. maddelerinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen nedenle, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/920 E.  ,  2022/3148 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/920
Karar No : 2022/3148

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Özbekistan uyruklu olan eşi …’ya ikamet izni verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı İstanbul Valiliği Emniyet Müdürlüğü işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesinin 13/05/2016 tarih ve E:2013/3656, K:2016/2695 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle, evlilik ilişkisinin geçersizliğine hükmedilmesinin ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarece, evliliğin formalite (muvazaalı) olduğu konusunda bir değerlendirme yapılarak idari işlem tesisine hukuken olanak bulunmadığı, bu sebeple, davacının kurmuş olduğu aile birliğinin korunmasının anayasal bir zorunluluk olup, davacının eşinin evlendiği tarihten sonra Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça ikamet tezkeresi başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı ve Özbekistan uyruklu olan eşi hakkında yapılan yargılama sonucunda bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek suçuna ilişkin fiilin sübuta erdiği, davacı ve eşinin fuhuşa aracılık etmek suretiyle kanunla yasaklanan ve örf adetle telif edilemeyecek faaliyetlerde bulunduğu, dolayısıyla davacının eşinin, ülkeye girişi yasak olan ve ikamet izni verilemeyecek kişiler kapsamında olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, ayrıca idareleri aleyhine harca hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğu, belirtilen sebepler uyarınca temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dosya içerisinde yer alan İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 23/11/2007 tarih ve 5007 sayılı Genelgesinin “B-Yapılan Tahkikat Sonucunda “Türk Vatandaşı ile Yapmış Olduğu Evliliğin Formalite Olduğu Anlaşılanlar” Hakkında Dikkat Edilecek Hususlar” başlığının 1. bölümünün 3. paragrafında, daha önce formalite evlilik yapmış olan yabancıların tekrar ikamet izni başvurusunda bulunmaları halinde belirsiz tarihlerde evlilik tahkikatı yapılacağı ve araştırma sonucuna göre aile birliği olması halinde V-70 tahdit kodunun iptal edilerek ikamet izni kullandırılacağı düzenlenmiş olmasına rağmen, dava konusu işlemde V-70 tahdit kodunun düşülebilmesi ve davacının eşine ikamet izni düzenlenmesi için davacının eşinin bulunduğu ülkedeki Türk konsolosluğundan aile birleşimi amaçlı vize alarak ikamet izni talebinde bulunması gerektiği belirtilerek başvurunun reddedildiği, bu haliyle anılan Genelge hükmünde yer alan düzenleme kapsamında davacının evliliğine yönelik yapılacak araştırma sonucu işlem tesis edilmesi gerekirken, anılan düzenlemeye aykırı olarak davacının başvurusunun reddi yolunda tesis edilen işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının Özbekistan uyruklu olan eşi …’ya 22/02/2008-21/05/2008 ve 19/02/2009-18/05/2009 tarihleri arasında turistik amaçlı ikamet izni verilmiştir.
Bunun ardından 15/07/2009 tarihinde Türk vatandaşı davacı ile Özbekistan uyruklu … evlenmiştir. Bu evliliği dolayısıyla davacının yabancı uyruklu eşine 20/07/2009-19/07/2010 tarihleri arasında Türk vatandaşı eşi yanında ikamet izni verilmiştir.
Sonrasında davacı ve yabancı uyruklu eşinin de aralarında bulunduğu kişiler hakkında bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek suçundan … Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan ceza soruşturması kapsamında davacının eşi … Sulh Ceza Mahkemesinin … tarihli ve … sayılı kararıyla tutuklanmıştır. Sonrasında anılan suçlarla ilgili olarak Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca … sayılı iddianame düzenlenerek davacı ve eşi hakkında … Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmış ve davacının eşi, anılan Mahkemenin E:… sayılı dosyasında tutukluyken sınır dışı edilmek üzere tahliye edilerek 16/12/2009 tarihinde geri gönderme merkezine teslim edilmiştir.
Geri gönderme merkezindeki işlemleri sırasında davacı ve eşinin evli olmaları nedeniyle davalı idarece söz konusu evliliğe yönelik olarak yapılan tahkikat sonucunda, anılan evliliğin formalite evlilik olduğu tespit edilmiş ve davacının eşi hakkında 29/12/2009 tarihinde formalite evlilik anlamına gelen V-70 tahdit kodu ve 1 yıl süreli yurda giriş yasağı uygulanmış ve davacının eşi bu tarihte sınır dışı edilmiştir.
Davacının eşi, 1 yıl süreli giriş yasağının dolması akabinde 21/01/2011 tarihinde yeniden ülkeye giriş yapmış ve Türk vatandaşı eşi yanında ikamet izni verilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur. Ancak, davacının eşi hakkında V-70 tahdit kodu uygulandığı görüldüğünden, anılan başvuru kabul edilmeyerek, davacının eşine ülkeden çıkış yapmasını teminen 17/03/2011-31/03/2011 tarihleri arasında geçerli 15 gün süreli ikamet izni verilmiştir.
Öte yandan, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacı ve eşinin de aralarında bulunduğu sanıklar hakkında bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek suçundan ayrı ayrı 1 yıl 8 ay hapis cezası ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmaları yönünde hüküm kurulmuş, daha sonra bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada ise söz konusu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği görülmektedir.
Son olarak davacı tarafından, 21/11/2011 tarihinde Özbekistan uyruklu olan eşine ikamet izni verilmesi istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulmuş, anılan başvurunun … tarih ve … sayılı İstanbul Valiliği Emniyet Müdürlüğü işlemi ile reddi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 6458 sayılı Kanun ile 04/04/2014 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilmez” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terketmiyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen kurallara göre, idarenin Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılara ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edebileceği açıktır.
Uyuşmazlık konusu işlem, evliliğin anlaşmalı (muvazaalı) olduğundan bahisle tesis edilmiş olup; İdare Mahkemesince, evliliğin geçersizliğine idarece değil adli yargı yerlerince karar verilebileceğinden ve aile birliğinin korunması anayasal bir zorunluluk olduğundan, Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça davacıya ikamet tezkeresi verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Evliliğin geçersiz (muvazaalı) olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmamakla birlikte, bu durum, dava konusu işlemin sebep unsurunu teşkil eden muvazaa iddiası dolayısıyla maddi olaya 5683 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Dosya içerisinde yer alan, davacının evliliğine yönelik olarak yapılan tahkikatlar sonucu düzenlenen 21/12/2009 tarihli tutanakta; bildirilen ikamet adresine gidildiğinde, kapıyı … isimli bir şahsın eşinin açtığı, bu adrese cumartesi günü taşındıklarının ve burada daha önce oturan şahısları tanımadıklarının beyan edildiği; söz konusu adreste apartman görevlisi olarak çalışan kişi tarafından ise, davacının bir yıldır bu adreste oturduğu, bazı dönemler yanında yabancı bir kadının kaldığı, son üç dört aydır eve kimsenin uğramadığı, davacının 13/12/2009 tarihinde belirtilen adresten taşındığı ve taşınma işlemleri esnasında adreste olmadığı hususlarının beyan edildiği, bahse konu evlilik ile ilgili apartmanda ve çevrede yapılan araştırmalarda davacı ve eşinin fazla tanınmadığı, dolayısıyla evliliklerinin aile birliği kurmaya yönelik olmadığına ilişkin tespitlere yer verildiği görülmektedir.
Öte yandan, yukarıda yer verilen ceza davasında, davacı ve eşinin de aralarında bulunduğu tüm sanıkların yabancı uyruklu kadınların fuhuş yapmalarına aracılık ettikleri gerekçesiyle isnat edilen suçu işledikleri sabit görüldükten sonra haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından evliliği dolayısıyla Özbekistan uyruklu olan eşine ikamet tezkeresi verilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuş ise de, yukarıda yer verilen tespitler uyarınca davacı ve yabancı uyruklu eşinin evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadıkları, ayrıca davacı ve eşi hakkında yapılan ceza yargılaması sonucu sübuta eren idari icaplara aykırı fiilleri birlikte değerlendirildiğinde; davacının yabancı uyruklu eşine (Mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. maddesi ve 19. maddesinde yer alan düzenlemeler uyarınca ikamet izni verilmemesi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, İdare Mahkemesince bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılamada, yargılama giderleri yönünden de yeniden hüküm kurulacağından, davalı idarenin yargılama giderlerine yönelik temyiz istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine gerek görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/6944 E.  ,  2022/2760 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6944
Karar No : 2022/2760

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Suriye uyruklu davacının ikamet izin talebinin reddi ile sınır dışı edilmesine yönelik … tarih ve … sayılı … işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesince; davalı idarece, dava konusu işlemin tesisinde davacı hakkındaki istihbari bilginin değerlendirilmesi gerekçe olarak gösterilmiş ise de; söz konusu iddiaya yönelik olarak yapılan adli soruşturma sonucunda davacının Cumhuriyet Savcılığı tarafından serbest bırakıldığı, ayrıca davacıya çalışma ve ikamet izin belgesi düzenlenen … tarihlerini kapsayan dönemde anılan bilgiyi doğrulayacak ya da davacının ülkenin emniyet ve umumi nizamını bozmaya yönelik herhangi bir hususun varlığı tespit edilemediği gibi ikamet izin süresinin uzatılmaması yahut ülkeye girmemeyi gerektiren koşulların da oluşmadığı, bu haliyle davacının ikamet izin talebinin reddi ile sınır dışı edilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kamu düzeni ve kamu güvenliği dikkate alınarak yabancıların ikamet izinleri iptal edilebileceği gibi sınır dışı edilmelerine de karar verilebileceği, kaldı ki ikamet izinlerinin iptali, sınır dışı etme veya yurda girişin yasaklanmasını gerektiren durumların mutlaka suç niteliği taşıması ve bunun yargı kararıyla belirlenmiş olmasının zorunlu olmadığı, idareye tanınan takdir yetkisi yabancılar hukuku açısından dikkate alındığında, ikamet izni süresinin uzatılmamasının, devletin hükümranlık hakkının doğal sonucu olduğu ve kamu düzeninin korunmasının amaçlandığı, her ne kadar davacı hakkında üzerine atılı bazı suçlardan dolayı delil yetersizliğinden beraat kararı verilmiş ise de, bu kararın davacı hakkında ikamet izin talebinin reddi ile sınır dışı etme işleminin tesis edilmesine engel teşkil etmediği belirtilerek temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, davacı tarafından yeni bir vekil tayin edildiği ve dosyanın bu suretle tekemmül ettirildiği anlaşılmakla Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
2011 yılında Türkiye’ye gelerek ticari faaliyete başlayan ve şirket ortağı olan davacıya 22/05/2012-22/05/2013 tarihleri arasında 1 yıl süreli çalışma izin belgesi düzenlenmiş, davacı tarafından bu belgeye istinaden 28/05/2012 tarihli dilekçe ile yapılan başvuru üzerine kendisine 28/05/2012-28/05/2013 tarihleri arasında geçerli çalışma amaçlı ikamet izni verilmiştir.
İkamet izninin bitmesine yakın yapılan değerlendirmede, Milli İstihbarat Müsteşarlığı (MİT) tarafından Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen “Çok Gizli” ibareli istihbarat notunda “İş ve ikamet çevresinde şüphe çekici hareketlerinin olduğu, ticari faaliyeti tespit edilememesine rağmen geniş maddi imkanlarının bulunduğu, 2013 yılının Şubat ayında 66.000,00 ABD Doları bedelle bir model helikopter satın aldığı, söz konusu helikopteri insansız hava aracı olarak kullanmayı planladığını belirttiği ve aracı emniyet birimlerinden saklama gayretinde olduğu hususlarının istihbar olunduğu, şahsın sansasyonel bir eylem hazırlığında olabileceğinin değerlendirildiği” bildirilmiştir.
İhbarın yapılan ön araştırmasında; kısmen doğru olduğunun, davacının terör saldırısında kullanılabilecek büyük model bir helikopter satın aldığının anlaşılması üzerine davacı hakkında Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesi ile yetkili ve görevli … Cumhuriyet Başsavcılığınca … soruşturma nolu dosyada yapılan soruşturma neticesinde … tarihli ve K:…. sayılı kararla, davacının herhangi bir terör örgütüne üye olduğuna ve terör saldırısı hazırlığı yaptığına dair hakkında kamu davası açmaya yeterli hiçbir delil bulunamadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
Yapılan değerlendirmelerin ardından davacının 5682 ve 5683 sayılı Kanunlar kapsamında ülkemizde ikamet etmesi uygun görülmeyerek, ikamet izin süresi uzatılmamış, ülkeden çıkışını teminen kendisine 15 günlük ikamet izni düzenlenmesi ve bu sürenin sonunda çıkışının sağlanması … tarih ve …. sayılı yazı ile … Valiliğinden istenilmiştir.
Davacı tarafından … tarih ve … varide sayılı dilekçe ile çalışma izni ve vize başvurusunda bulunulmuş, … tarih ve … sayılı işlem ile anılan başvurunun … sayılı Kanunlar uyarınca uygun görülmediğinden bahisle reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan (mülga) 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un “Umumi hüküm” başlıklı 3. maddesinde, “Türkiye’de bir aydan fazla kalacak yabancılar bu müddet bitmeden ikamet tezkeresi almak için gerekli beyannameyi doldurmak üzere yetkili emniyet makamlarına bizzat veya bilvasıta müracaat etmekle ödevlidirler. Bu beyanname hiç bir harç ve resme tabi değildir.
İş tutmak maksadiyle Türkiye’ye gelen yabancılar geldikleri tarihten itibaren bir ay zarfında ve her halde çalışmaya başlamazdan evvel ikamet tezkeresi almış bulunmalıdırlar.”
hükmü; “İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilmez.” hükmü; “İkamet müsaadesinin süresi” başlıklı 8. maddesinde, “Yabancılara verilecek ikamet müsaadesinin süresi, mevzuatın ve yabancı Devletlerle aktedilmiş bulunan anlaşmaların hükümleri dairesinde ve mümkün mertebe, müracaat sahibinin talebi nazarı itibara alınmak suretiyle tesbit olunur.” hükmü; “İkamet tezkerelerinin süresi” başlıklı 9. maddesinde, “İkamet tezkerelerinin süresi beş seneliktir. Karşılıklılık ilkesi uyarınca bu süre Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığı tarafından, daha uzun veya daha kısa olarak tespit edilebilir.
Süresi biten ikamet tezkeresi üzerinde en fazla dört defa uzatma işlemi yapılabilir.” hükmü; “İkamet tezkerelerinin yenilenmesi veya sürelerinin uzatılması” başlıklı 10. maddesinde, “Türkiye’de ikamet tezkerelerini yenilemek veya süresini uzatmak isteyen yabancılar bu tezkerelerde yazılı sürenin sona ermesinden itibaren onbeş gün içinde 3 üncü maddede yazılı makamlara bizzat veya bilvasıta müracaat ederek 9 uncu madde hükümleri çerçevesinde yenisini almaya veya süresini uzattırmaya yükümlüdürler.
Tezkerelerde yazılı sürenin sona ermesinden önce de müracaat yapılabilir.
Medeni hallerinde ve Türkiye’de ikamet sebeplerinde değişiklik olmayan yabancılar yenileme veya süre uzatma muamelesi için 3 üncü maddede yazılı beyannameyi vermezler.” hükmüne; “Muzır şahıslar” başlıklı 19. Maddesinde, “İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancılar verilecek müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunur. Bu müddetin sonunda Türkiye’yi terk etmiyenler sınır dışı edilebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunu’nun “İzinlerin verilmesi veya uzatılması” başlıklı 12. maddesinin işlem tarihindeki halinde, “Türkiye dışında ikamet eden yabancılar, çalışma izni başvurularını bulundukları ülkelerdeki Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerine yapar. Temsilcilikler bu başvuruları doğrudan Bakanlığa iletir. Bakanlık ilgili mercilerin görüşlerini alarak 5 inci maddeye göre başvuruları değerlendirir; durumu uygun görülen yabancılara çalışma izni verir. Bu izin, çalışma vizesi ve ikamet izninin alınması halinde geçerlilik kazanır. Çalışma izin belgesini alan yabancıların, bu belgeyi aldıkları tarihten itibaren en geç doksan gün içinde ülkeye giriş vizesi talebinde bulunmaları, ülkeye giriş yaptıkları tarihten itibaren en geç otuz gün içinde İçişleri Bakanlığına ikamet tezkeresi almak için başvurmaları zorunludur.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinde yer alan, siyasi ve idari icaplara aykırı hareket, örf ve adetle yahut siyasi icabatla telif edilemeyecek durum gibi tanımlamalarla idareye, yurda girişine veya yurtta kalmasına izin verilecek yabancılarla ilgili olarak karar almak konusunda takdir yetkisi tanındığı açıktır. Bu haliyle, idareye tanınan takdir yetkisi, yabancılar hukuku açısından dikkate alındığında, devletin hükümranlık haklarının doğal sonucu olup; bu yetki ile kamu düzeninin korunması amaçlanmaktadır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde, davacı hakkında Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen “çok gizli” ibareli istihbarat notunda, davacının aldığı model helikopteri insansız hava aracı olarak kullanmayı planladığını belirttiği, aracı emniyet birimlerinden saklama gayretinde olduğu ve sansasyonel bir eylem hazırlığında olabileceğinin değerlendirildiği bildirilmiştir. İhbar sonrası açılan soruşturmada bu konuyla ilgili olarak ifadesi alınan davacı, İzmir’de ismini hatırlamadığı bir dükkanda model uçak gördüğünü, 21.000,00 ABD doları fiyatının olduğunu, İzmir’de gördüğü şahsın uçağı getirdiğini, deneme esnasında uçağın yere düştüğünü ve parçalandığını, işyerinde bulunan model helikopter parçalarını İzmir’den 25.000,00 ABD Doları karşılığında aldığını hiç monte etmediğini, oğlunun kendisinden habersiz olarak parçaları bir araya getirerek fotoğrafını çekip “youtube” adlı video paylaşım sitesine koyduğunu, aldığı helikopteri geliştirerek yakıt maliyetini düşürmeyi ve bu araç üzerinde bir takım değişiklikler yaparak ticaretini yapmayı düşündüğünü, ailesinin Suriye’de zengin olduğunu, kardeşlerinin tarım ile uğraştıklarını kendisine yıllık yaklaşık 400.000,00 ABD Doları pay düştüğünü, yurt dışındaki ülkelere ticari amaçlı gittiğini belirtmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkındaki istihbari bilgiden hareketle açılan ceza soruşturması sonucu delil yetersizliği sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmekle birlikte; soruşturmaya konu suçun niteliği, bu suça ilişkin dava dosyası içinde bulunan tespitler ve ifade tutanağında yer alan davacının beyanı dikkate alındığında; davacı hakkında herhangi bir mahkumiyet kararı verilmemiş olmasının, kamu güvenliğini ve esenliğini korumakla görevli ve yetkili olan idarenin yabancıların yurda girişine izin verme veya yurtta kalmasına izin verilecek yabancılarla ilgili olarak karar alma konusundaki takdir yetkisini ortadan kaldırmayacağı, bu yetki kapsamında davalı idarece söz konusu tespitlere dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, işlemin iptali yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yorum Ekle

Ulus Hukuk Logo
Ulus Hukuk Logo

Ulus Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, 2020 yılında Kurucu Avukat Ekin Ulus tarafından, hukukun çeşitli alanlarında en yüksek standartlarda hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

İletişim

0541 408 10 24
bilgi@ulus.av.tr
Remzi Oğuz Arık Mah. Bülten Sk. No: 7/14 Çankaya/Ankara

Sosyal Medya