Ara Mala Zarar Verme Suçu Nedir? Cezası, Şikayet ve Dava Yolları - Ulus

Mala Zarar Verme Suçu Nedir? Cezası, Şikayet ve Dava Yolları

Mala Zarar Verme Suçu Nedir? Cezası, Şikayet ve Dava Yolları

Mala zarar verme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olup bir kişinin başkasına ait taşınır veya taşınmaz mal üzerinde hukuka aykırı şekilde zarar verici fiillerde bulunmasını ifade eder. Bu suç, günlük hayatta sıkça karşılaşılan ve çoğu zaman kavga, husumet veya anlaşmazlık sonucunda ortaya çıkan bir eylemdir. Mala zarar verme suçu nedir sorusu özellikle mağdur olan kişiler tarafından merak edilmekte, suçun cezası ve hangi şartlarda dava açılabileceği araştırılmaktadır.

Mala Zarar Verme Suçunun Unsurları

Mala zarar verme suçunun oluşabilmesi için kanunda belirtilen bazı unsurların gerçekleşmiş olması gerekir. Öncelikle ortada başkasına ait bir mal bulunmalı ve bu mala yönelik kasten zarar verici bir eylem gerçekleştirilmelidir.

  • Suçun konusu taşınır veya taşınmaz bir mal olabilir.

  • Failin kastı, yani bilinçli olarak zarar verme iradesi bulunmalıdır.

  • Malın sahibi dışında birine ait olması gerekir.

  • Zarar, fiilen malın değerini düşürmeli veya kullanımını engellemelidir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, malın değerinin az veya çok olmasının suçun oluşumunu etkilememesidir. Kırılan bir cam ile zarar gören bir araç aynı kapsamda değerlendirilir.

Mala Zarar Verme Suçunun Cezası

Türk Ceza Kanunu’nun 151 ve devamı maddelerinde düzenlenen mala zarar verme suçu için öngörülen cezalar olayın niteliğine göre değişiklik göstermektedir.

  • Basit mala zarar verme suçu işlenmişse 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası verilebilir.

  • Suçun kamu kurumlarına ait mallara veya kamu hizmetine tahsis edilmiş eşyalara karşı işlenmesi halinde ceza daha ağırdır.

  • Yangın, patlayıcı madde gibi tehlikeli yöntemlerle zarar verilmişse nitelikli hal söz konusu olur ve hapis cezası artırılır.

Hakim, zararın niteliğini, failin kastını ve mağdurun uğradığı kaybı dikkate alarak ceza belirler. Özellikle nitelikli hallerde hapis cezası ertelenmeyebilir.

Mala Zarar Verme Suçunda Şikayet

Mala zarar verme suçu kural olarak şikayete bağlıdır. Yani mağdur, fail hakkında şikayette bulunmadığı sürece savcılık resen soruşturma açmaz. Şikayet süresi 6 aydır ve bu süre fiilin ve failin öğrenilmesiyle başlar.

Ancak bazı nitelikli hallerde suç re’sen soruşturulur. Örneğin kamu malına zarar verilmesi halinde mağdurun şikayeti aranmaz, devlet doğrudan soruşturma başlatır. Bu nedenle mağdurların, hangi durumlarda şikayet şartının bulunduğunu bilmesi önemlidir.

Mala Zarar Verme Suçu Soruşturma Süreci: Şikayet, Deliller ve Uzlaşma

Aşama Açıklama Dikkat Edilmesi Gerekenler
Şikayet Başvurusu Mağdur, fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde savcılığa veya polise başvurur. Süre hak düşürücü niteliktedir. Kamu malına zarar verilmesi halinde şikayet aranmaz.
Soruşturma Açılması Cumhuriyet Savcılığı şikayet üzerine dosya açar, şüpheliyi çağırır ve ifadeleri alır. Delillerin zamanında toplanması gerekir. Zararın niteliği soruşturmanın seyrini etkiler.
Delil Toplama Olay yeri incelemesi yapılır, fotoğraflar, tanık ifadeleri ve bilirkişi raporları dosyaya eklenir. Maddi zarar tespit raporu ceza miktarını doğrudan etkileyebilir.
Uzlaşma Aşaması Suç uzlaşmaya tabi olduğundan, taraflar arasında anlaşma sağlanırsa dosya kapatılır. Zararın karşılanması mağdur açısından avantajlıdır; fail de cezadan kurtulur.
Savcının Kararı Yeterli delil varsa iddianame hazırlanır; delil yetersizliği halinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. İtiraz hakkı vardır, mağdur karara karşı Sulh Ceza Hakimliğine başvurabilir.

Mala Zarar Verme Suçu Mahkeme Süreci: Duruşma Aşamaları ve Karar

Aşama Açıklama Dikkat Edilmesi Gerekenler
İddianamenin Kabulü Savcılığın hazırladığı iddianame Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilir. İddianamede suçun unsurlarının eksiksiz yazılmış olması gerekir.
Duruşma Hazırlığı Mahkeme taraflara tebligat gönderir, delil ve tanık listelerini talep eder. Tebligata zamanında cevap verilmelidir; aksi halde hak kaybı doğabilir.
Duruşma Aşaması Sanık, mağdur ve tanıklar dinlenir; bilirkişi raporları değerlendirilir. Mahkeme kastı, zararın boyutunu ve failin pişmanlığını dikkate alır.
Mütalaa ve Savunma Savcı esas hakkındaki mütalaasını sunar; sanık ve avukatı savunmalarını yapar. Failin zararı tazmin etmesi cezayı azaltıcı etki doğurur.
Mahkeme Kararı Mahkeme hapis veya adli para cezası verebilir. Uzlaşma sağlanmışsa dava düşer. Karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvurulabilir.

Mala Zarar Verme Suçunda Dava Süreci

Mala zarar verme suçu işlendiğinde süreç genellikle mağdurun şikayeti ile başlar. Daha sonra Cumhuriyet Savcılığı soruşturma açar ve delilleri toplar.

  1. Mağdur polis veya savcılığa başvurur.

  2. Olayla ilgili ifadeler alınır ve zarar tespit edilir.

  3. Gerekirse bilirkişi incelemesi yapılır.

  4. Savcı iddianame hazırlayarak dosyayı mahkemeye gönderir.

  5. Asliye Ceza Mahkemesi, dava sürecini yürütür.

Davanın sonucunda failin cezalandırılmasına veya delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilebilir. Ayrıca, failin zararı tazmin etmesi halinde ceza miktarında indirim uygulanması da mümkündür.

Mala Zarar Verme Suçu ile İlgili Hukuki Haklar

Mala zarar verme suçuna maruz kalan kişiler hem ceza davası açabilir hem de zararlarının tazmini için hukuk mahkemelerinde maddi tazminat davası açabilirler. Ceza davası failin cezalandırılmasını sağlarken, hukuk davası mağdurun uğradığı zararın karşılanmasına yöneliktir.

Mala zarar verme suçu nedeniyle uğradığınız zararı tazmin etmek için ayrıca hukuk davası açabileceğinizi unutmamalısınız. Bu sayede sadece failin cezalandırılması değil, aynı zamanda mağduriyetin giderilmesi de mümkün olur.

Benzer ceza davaları hakkında bilgi almak isteyen kişiler, disiplin ve idari işlemlere karşı başvuru yollarını da incelemelidir. Özellikle askeri personel veya kamu görevlilerinin taraf olduğu davalarda idare hukuku boyutu da ortaya çıkabilmektedir.

Suçun hangi mahkemede görüleceği, dava süresi ve ceza miktarı gibi sorular çoğu zaman mağdurların en çok merak ettiği konular arasındadır. Bu soruların yanıtı çoğunlukla kanun hükümlerinde ve yargı içtihatlarında yer almaktadır.

Hakaret, tehdit veya hırsızlık gibi benzer suç tipleri de günlük hayatta mala zarar verme ile birlikte işlenebildiği için bu suçların da ayrıca incelenmesi faydalı olacaktır.

Mala Zarar Verme Suçu Sıkça Sorulan Sorular
Mala Zarar Verme Suçu Sıkça Sorulan Sorular

Mala Zarar Verme Suçu Sıkça Sorulan Sorular

Mala zarar verme suçu nedir ?

Mala zarar verme suçu, bir kişinin başkasına ait taşınır veya taşınmaz mala kasten zarar vermesiyle oluşan suçtur. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir ve mağdurun malvarlığı değerini korumayı amaçlar.

Mala zarar verme suçunun cezası nedir ?

Basit mala zarar verme suçunda 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. Eğer suç kamu malına veya kamu hizmetine ayrılmış eşyalara karşı işlenmişse, ceza daha ağır olur. Yangın veya patlayıcı madde kullanılarak işlenmesi halinde ise nitelikli hal söz konusu olur ve hapis cezası artırılır.

Mala zarar verme suçunda şikayet şartı var mı ?

Bu suç kural olarak şikayete bağlıdır. Mağdur 6 ay içinde şikayet etmezse dava açılamaz. Ancak kamuya ait mallara zarar verilmesi gibi nitelikli hallerde suç resen soruşturulur.

Mala zarar verme suçunda dava hangi mahkemede açılır ?

Mala zarar verme suçu Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür. Savcılık tarafından hazırlanan iddianame mahkemeye sunulur ve dava süreci burada yürütülür.

Mala zarar verme suçunda dava süreci nasıl işler ?

Şikayet üzerine savcılık soruşturma başlatır. Deliller toplanır, tanıklar dinlenir ve gerekirse bilirkişi raporu alınır. Savcı iddianame düzenleyerek mahkemeye gönderir. Mahkeme, tarafların beyanlarını alarak karar verir.

Mala zarar verme suçu için şikayet süresi ne kadardır ?

Şikayet süresi 6 aydır. Bu süre, mağdurun suçu ve faili öğrenmesiyle başlar. Süre geçtikten sonra yapılan şikayetler dikkate alınmaz.

Mala zarar verme suçunda zararın tazmini ceza üzerinde etkili olur mu ?

Fail, verdiği zararı giderirse cezada indirim yapılabilir. Bu durum mahkemenin takdirindedir. Zararın karşılanması mağduriyetin giderilmesi açısından önemlidir.

Mala zarar verme suçunda mağdurun hukuk davası açma hakkı var mı ?

Evet, mağdur ceza davasının yanında hukuk mahkemesinde maddi tazminat davası açabilir. Bu sayede uğranılan zararın karşılanması mümkündür. Ceza davası failin cezalandırılmasını sağlarken, hukuk davası mağdurun zararını telafi etmeyi amaçlar.

Mala Zarar Verme Suçu Dikkat Edilmesi Gerekenler
Mala Zarar Verme Suçu Dikkat Edilmesi Gerekenler

Mala Zarar Verme Suçu Dikkat Edilmesi Gerekenler

Mala zarar verme suçu nedir

Mala zarar verme suçu, başkasına ait mala kasten zarar verilmesiyle ortaya çıkar ve Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bir kişinin taşınır veya taşınmaz bir eşyaya zarar vermesi, malın değerinin düşmesine veya kullanılmaz hale gelmesine neden oluyorsa bu suç oluşur. Bu nedenle suçun oluşması için failin kastı, yani bilinçli olarak zarar verme iradesi aranır.

Mala zarar verme suçu, günlük hayatta sıkça görülen kavga, anlaşmazlık veya husumetlerde ortaya çıkabilir. Örneğin bir aracın camının kırılması, bir duvarın boyanması ya da bir telefonun kasten zarar verilerek kullanılmaz hale getirilmesi bu suça örnektir. Bu kapsamda kanunun koruduğu hukuki değer, mülkiyet hakkı ve malvarlığıdır.

Mala zarar verme suçunun cezası nedir

Mala zarar verme suçunun cezası, işlenen fiilin niteliğine göre değişiklik gösterir. Basit şekilde işlenen mala zarar verme suçunda 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Ancak suçun kamu kurumlarına ait mallara karşı işlenmesi halinde daha ağır cezalar uygulanır.

Eğer mala zarar verme suçu yangın çıkarmak, patlayıcı madde kullanmak veya tehlikeli yöntemlerle işlenmişse, bu durumda nitelikli hal söz konusu olur. Nitelikli hallerde ceza artırılarak uygulanır ve failin cezasının ertelenmesi daha zor hale gelir. Bu nedenle ceza miktarını belirlerken mahkeme, zararın niteliğini, failin kastını ve mağdurun uğradığı kaybı dikkate alır.

Mala zarar verme suçunda şikayet şartı var mı

Mala zarar verme suçunun soruşturulması kural olarak mağdurun şikayetine bağlıdır. Şikayet süresi, mağdurun fiili ve faili öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Bu süre içinde şikayet edilmezse suç cezasız kalabilir. Bu nedenle mağdurların sürelere dikkat etmesi önemlidir.

Ancak kamuya ait mallara zarar verilmesi halinde şikayet şartı aranmaz. Örneğin bir parkta bulunan kamuya ait bankın kırılması durumunda devlet, resen soruşturma açar. Bu yönüyle mala zarar verme suçu bazı durumlarda şikayete bağlı, bazı durumlarda ise doğrudan soruşturulan bir suçtur.

Mala zarar verme suçunda dava hangi mahkemede açılır

Mala zarar verme suçu, Asliye Ceza Mahkemelerinde görülür. Savcılık şikayet üzerine soruşturma başlatır, delilleri toplar ve iddianame düzenleyerek mahkemeye sunar. Mahkeme, mağdurun ve sanığın beyanlarını dinledikten sonra karar verir.

Mahkeme sürecinde, delillerin toplanması ve zararın boyutunun tespiti büyük önem taşır. Bu nedenle, bilirkişi raporları, fotoğraflar veya tanık ifadeleri dava dosyasında yer alabilir. Mahkemenin kararı sonucunda fail hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilir.

Mala zarar verme suçunda zararın tazmini nasıl etkili olur

Failin mağdurun uğradığı zararı tazmin etmesi, ceza miktarında indirim yapılmasına yol açabilir. Mahkeme, failin pişmanlığını ve zararı giderip gidermediğini dikkate alır. Özellikle uzlaşma kapsamında, fail ile mağdur anlaşırsa dava düşebilir.

Zararın karşılanması yalnızca ceza davası açısından değil, mağduriyetin giderilmesi açısından da önemlidir. Böylece mağdur, uğradığı kaybı telafi edebilir ve adalet duygusu pekişir. Bu nedenle zarar tazmini hem fail hem de mağdur açısından kritik bir noktadır.

Mala zarar verme suçunda hukuk davası açılabilir mi

Mağdur, ceza davası dışında ayrıca hukuk mahkemelerinde maddi tazminat davası açabilir. Ceza davası failin cezalandırılmasını sağlarken, hukuk davası mağdurun uğradığı zararın giderilmesini amaçlar. Bu davalarda, zarar gören malın tamir masrafları veya değer kaybı talep edilebilir.

Ceza davası ile hukuk davasının ayrı süreçler olduğu unutulmamalıdır. Mağdur hem failin cezalandırılmasını sağlayabilir hem de uğradığı maddi kayıplar için hukuk yoluna başvurabilir. Bu sayede hak kayıplarının önüne geçilmiş olur.

Mala zarar verme suçunda dikkat edilmesi gereken süreler

Mala zarar verme suçunda şikayet süresi hak düşürücü niteliktedir. Şikayet hakkını kullanmak isteyen mağdurun, fiili ve faili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde savcılığa veya polise başvurması gerekir. Süre geçtikten sonra yapılan başvurular kabul edilmez.

Ayrıca davanın zamanaşımı süresi de dikkate alınmalıdır. Mala zarar verme suçunda dava zamanaşımı süresi genellikle 8 yıldır. Bu süre dolduktan sonra fail hakkında dava açılamaz. Bu nedenle hem mağdur hem de sanık açısından sürelerin bilinmesi önemlidir.

Mala Zarar Verme Suçu Yargıtay Kararları 
Mala Zarar Verme Suçu Yargıtay Kararları

Mala Zarar Verme Suçu Yargıtay Kararları

Yargıtay 2. Ceza Dairesi         2014/31194 E.  ,  2016/9581 K.

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
1-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,
2-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sanığın suça konu kabloları keserek zarar verme eyleminin, hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun ve korunan hukuki yararın aynı olması nedeniyle, ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, bu suçtan da hükümlülük kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, 18/05/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Muhalif Üye

KARŞI OY;
Aşağıda sunduğumuz nedenlerle sayın çoğunluğun, mala zarar verme suçunun oluşmayacağına ilişkin bozma gerekçesine katılmıyoruz.
Sanığın, hırsızlık eylemini gerçekleştirmek için veya hırsızlık eylemi sırasında, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşya veya mal dışındaki, eşya veya mala bilerek ve isteyerek zarar vermesi halinde, eylemin hırsızlık suçunun yanı sıra ayrıca mala zarar verme suçunu da oluşturacağını düşündüğümüzden, sayın çoğunluğun yukarıda yazılı gerekçeyle mala zarar verme suçunun oluşmayacağına ilişkin bozma gerekçesinin yanlış olduğunu düşünmekteyiz.
Somut olayımızda sanığın, müşteki kuruma ait yer altında döşenmiş aydınlatma elektrik kablolarından bir kısmını kesip çaldığının anlaşılması karşısında; faal durumdaki elektrik kablosundan kısa bir parçanın kesilmesi halinde, kesilen parçanın dışında kalan bütünün çalınmayan diğer kısmı da zarar görmüş olduğundan, hırsızlık suçunun yanında malla zarar verme suçununda oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Olayımızda sanığın çalmak için kestiği, başka bir ifadeyle hırsızlık suçunun konusunu oluşturan kablo 20 metre olduğu halde kullanılamaz hale gelen kablo daha fazla olduğundan, doyasıyla mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusu bir birinden farklı iki ayrı kablo olup, bu nedenle her iki suçun da unsurları itibariyle oluştuğunda hiçbir kuşku bulunmadığı halde; sayın çoğunluk bozma gerekçesinde,“… hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun ve korunan hukuki yararın aynı olması nedeniyle, ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağı …” biçimindeki kabul ve gerekçesinin somut olayımız ile örtüşmediği kanaatindeyiz.
Konunun tartışılması gereken diğer bir yönü ise, hırsızlık saikiyle hareket eden sanığın, çalmak istediği bir malı, bulunduğu yerden alıp götürebilmek için, zorunlu olarak kesmesi, kırması veya sökmesi gerekiyor ise; bu takdirde sanığın, çalmak istediği eşyanın dışında kalan, eşya veya mala yönelik bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği mala zarar verme eyleminden de sorumlu tutulup tutulamayacağı sorunudur.
Olayımızda olduğu gibi eşyanın bir kısmını veya bir parçasını, bütünden ayırarak çalmak için, çoğu zaman zorunlu olarak kesilmesi, koparılması, sökülmesi veya kırılması gerekmektedir. Bunun doğal sonucu olarak çalınan parçanın, dışında kalan diğer parça veya kısım, ya kullanılmaz hale gelmekte veya değeri azalmakta, buna bağlı olarak da her halükarda hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın çalınması dışında ayrıca bir zarar da meydana gelmektedir. Hatta bazen bu zarar, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinden çok daha fazla olmaktadır.
Aslında sanığın amacı, mevcut eşyanın bir kısmını (kablonun bir kısmını) çalmak olduğu, bunun içinde zorunlu olarak kabloyu kestiği, ancak kablonun kalan kısmının zarar gördüğünü bildiğinde kuşku olmadığından, zar verme amacıyla veya saikiyle hareket etmese bile, TCK’nun 21/1. maddesindeki failin kastına ilişkin, suçun kanunî tanımındaki unsurlarını “bilerek ve istenerek” gerçekleştirmesi biçimindeki objektif kriter gözetildiğinde, somut ve benzeri olaylarda, sanığın, mala zarar verme suçu yönünden de, suç işleme kastıyla hareket ettiğini, başka bir ifadeyle mala zarar verme suçunun da manevi unsurunun, yani kast öğesinin gerçekleştiği kabul etmek gerekmektedir. Aksine bir yorumla; suça konu eşyanın bulunduğu yerden alınıp çalmak için kesilmesi veya kırılması zorunlu ise mala zarar verme suçu oluşmaz gibi bir sonucuna ulaşmak kanuna ve hukuka uymayacağı gibi mantıki bir izahı da olmayacaktır. Öncelikle hukuken hiçbir kimsenin suç (hırsızlık) işlemek gibi bir zorunluluğu veya ihtiyacı bulunduğu kabul edilerek, bu suçu (hırsızlık) gerçekleştirmek için, başka bir suçu (mala zarar verme) işlemek durumunda kaldığından bahisle bu ikinci suçun (mala zarar verme suçunu) oluşmayacağını kabul etmek olanaklı değildir. Kaldı ki kişi, kanunen ve hukuken kabul edilebilir bir gerekçeyle bir suç işlemek zorunda kalması halinde, değil ki mala zarar verme suçu, hırsızlık suçu da manevi unsur yönünden oluşmaz. Dolayısıyla sanığın, hırsızlık suçun işlemek için suça konu kabloyu bulunduğu yerden kesmek zorunda olduğundan ayrıca mala zarar verme suçunun oluşmayacağı gibi bir sonuca uluşmak hukuken mümkün değildir.
5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesinde, “Kast, suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” biçimindeki tanım gözetildiğinde, sanığın, hangi saik ile olursa olsun başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen tahrip etmesi, kesmesi, bozması kullanılmaz hale getirmesi halinde, eylemin mala zarar verme suçunu oluşturacağında kuşku bulunmamaktadır. Mala zarar verme suçunda failin genel kast ile hareket etmesi gerekli ve yeterlidir. Sanığın burada hırsızlık saikiyle hareket etmesi, hırsızlığa konu eşya dışında kalan eşyaya yönelik zarar verme suçunun manevi öğesinin gerçekleşmesi açısından hiçbir önemi bulunmamaktadır.
Somut ve benzer olaylarda hırsızlık suçunun yanı sıra, mala zarar verme suçunun da oluşacağı konusunda, TCK’nın mala zarar verme suçuna ilişkin madde metni ile konuya ilişkin aynı Yasa’nın genel hükümleri dışında, ayrıca yasal bir dayanak armaya gerek yoktur. Ancak TCK’nın 142. maddenin 4 ve 5 fıkralarındaki düzenlemeler, aksine yorumlar için engel teşkil edecek niteliktedir.
Maddenin 4. fıkrasında, hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmayacağı biçimindeki düzenleme ile öncelikle hırsızlık suçunu işlemek amacıyla bir başka mala zarar verilmesi halinde bunun ayrı bir suç olduğu ifade edilmiş; yine mala zarar verme suçunu düzenleyen TCK’nın 151/1. maddesinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet arandığı halde, burada şikayet koşulunun aranmaması suretiyle, suçun koşulları sanık aleyhine ağırlaştırılıp soruşturma ve kovuşturmanın kamu adına yapılacağı belirtilmiştir.
Maddenin 5. fıkrasında ise; hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılacağına ilişkin düzenleme ile de; aslında hırsızlık suçunun konusunu oluşturmayan, ancak hırsızlık eylemiyle ilintili olarak meydana gelen, bu nedenle ceza hukukundan daha çok tazminat hukukunu ilgilendiren bir zarar nedeniyle, sanığa, hırsızlık suçu için verilecek cezanın iki katına kadar arttırılmasını ön gören bir yasal düzenleme karşısında; hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla mala zarar verme suçunun da gerçekliştirilmesi durumunda, eylemin ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağını kabul etmek olanaklı değildir.
Aslında TCK’nın 61/1 . maddesinin (f) ve (g) fıkraları gözetilerek, sanığın, bir başka suçu işlemek saikiyle mala zarar verme suçunu işlemesi durumunda, mala zarar verme suçundan temel ceza belirlenirken, anılan fıkralarda düzenlenen failin “kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı” ile “ güttüğü amaç ve saiki” uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması gerektiği hallerde, sanığın hırsızlık suçunu işleme saikiyle hareket edip, bu suçu gerçekleştirmek için mala zarar verme suçunu işlemesi nedeniyle, ayrıca mala zara verme suçunun oluşmayacağı sonucuna ulaşmak anılan TCK’nın 61. maddesi ile de çelişmekte, madde metnine aksine bir yorum oluşturmaktadır.

Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız görüşümüzün istisnası; sanığın, çalmış olduğu malın kendisine zarar vermesi durumunda, eylem ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayıp sadece hırsızlık suçunu oluşturmaktadır.
Tartışma konumuza doğrudan ışık tutacak Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş aynı nitelikte bir çok kararı bulunmaktadır. Ceza Genel Kurulunun bu kararlarda, sanığın hırsızlık suçunu işlemek amacıyla, çaldığı malın kendisine zarar vermesi halinde, başka bir ifadeyle mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilemeyeceği, ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçunun ayrıca gerçekleşeceği belirtilmiştir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 686-19 sayılı kararında; “Buna göre, mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala TCK’nun 151/1. maddesinde sayılan “kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılmaz hâhe getirmek veya kirletmek” şeklindeki seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun 17.12.1984 gün 198-436 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur, suçun oluşması için failin belirli bir amaç yada saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.
Mala zarar verme suçunun manevi unsuru ile ilgili olarak öğretide de; “Bu suçun oluşması için, failde özel kast daha doğru bir ifadeyle zarar verme amacı aranmaz”
(Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, 2005, s.157-158), “Mala zarar verme suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Failin suçun maddi unsurundaki hareketleri bilmesi ve neticeyi gerçekleştirmek istemesi yeterlidir” (İsmail Gürocak, Türk Ceza Kanununda ‘Mala Zarar Verme‘ ve ‘İbadethane ve Mezarlıklara Zarar Verme‘ suçları, TBB Dergisi, 2011) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK’nun onuncu bölümünde “mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun da koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, müştekinin mal varlığına zarar vermektedirMala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı tanışır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşecektir. Örneğin, aracın camı kırılarak içerideki telefonun alınması halinde hırsızlık suçu yanında, ayrıca hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaya araç camının kırılmış olması nedeniyle mala zarar verme suçu da oluşacaktır. Bununla birlikte hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın çalınması sırasında ayrıca bu eşyaya zarar verilmesi de söz konusu olduğu hallerde, bu durum 5237 sayılı TCK’nun 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulmalıdır.” biçiminde konu tartışılıp ilkesel olarak; hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun aynı taşınır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçunun oluşmayacağı, ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken, hırsızlık suçuna konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçunun da gerçekleşeceği kabul edilmiştir.
Burada hemen belirtmek gerekir ki, sayın çoğunluğun bozma gerekçesindeki yazım biçimi ile Ceza Genel Kurulu’nun kabul ettiği görüş aynı gibi gözükmekle birlikte, aslında içerik itibariyle farklılık arzetmektedir. Öncelikle somut olayımızda yukarıda arzettiğimiz gibi, hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusu aynı değildir. İkincisi somut olayda sayın çoğunluk, uzun olduğu anlaşılan kablonun bir kısmının kesilerek çalınmaya kalkışılması biçimindeki eylemde, çalınmak istenen parça ile geride kalan büyük parçayı tek bir eşya/mal kabul edip, her iki suçun konusunu oluşturduğunu kabul etmektedir ki, bu maddi gerçeğe aykırı olduğu gibi, Ceza Genel Kurulunun kabul ettiği görüşle de çelişmektedir.
Bu nedenle yukarıdaki açıklamalarımız ışığında, hırsızlık amacıyla eşyanın bulunduğu yerden alınabilmesi için, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın dışındaki eşya veya mala zorunlu olarak zarar verilmesi durumunda, bu zorunluluktan bahisle mala zarar verme suçunun oluşmayacağı sonucuna ulaşmak hukuki olmadığı gibi, yasal dayanaktan da yoksundur. Böyle bir sonucun kabul edilmesi durumunda, hırsızlık yapmak amacıyla bir başkasının malına zarar verilmesi halinde, mala zarar verme suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı gibi sonuca ulaşılacaktır ki, bunun hiçbir hukuki dayanağı yoktur.
Yukarıdaki nedenlerle sayın çoğunluğun, “ …hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun ve korunan hukuki yararın aynı olması nedeniyle, ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağı …” biçimindeki bozma gerekçesi somut olayımızla örtüşmediğinden bozma görüşüne katılmıyoruz.

Yargıtay 17. Ceza Dairesi         2019/7033 E.  ,  2019/9656 K.

MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet

Yerel mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA,
II-Suça sürüklenen çocuk hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/01/2014 tarih, 2013/2-686 Esas ve 2014/19 Karar sayılı kararında belirtildiği gibi hırsızlık ve mala zarar verme suçları 5237 sayılı TCK’nun onuncu bölümünde “Mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup her iki suçun koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Hırsızlık eyleminde fail zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, mağdurun mal varlığına zarar vermektedir.
Mala zarar verme suçunda ise başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip etmek ya da yok edip bozmak suretiyle kullanılamaz hale getirip veya kirleterek zarar vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda suça konu mal, alıp götürülmek suretiyle mağdurun zilyetliği tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise malın mutlaka alınması gerekli olmayıp, çoğunlukla malın tamamı ortadan kaldırılmamakta, zarar verilerek kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirilmektedir. İki suçu birbirinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta fail faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda mağdura zarar verme düşüncesiyle hareket etmektedir. Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı taşınır mal olması halinde, ayrıca mala zarar verme suçundan da ceza verilmemesi gerekmektedir. Ancak hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçu ayrıca gerçekleşecektir.
Somut olay değerlendirildiğinde; suça sürüklenen çocuğun hırsızlık konusu otomobilin camına taş atmak sureti ile kırdığının anlaşılması karşısında; hırsızlık eylemi gerçekleştirilirken suça konu mal dışında bir başka eşyaya zarar verilmiş ise, mala zarar verme suçunun oluşacağı ancak olayda çalınmaya teşebbüs edilen eşyaya zarar verildiğinden mala zarar verme suçunun unsurları oluşmadığından suça sürüklenen çocuğun beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 2. Ceza Dairesi         2013/23665 E.  ,  2013/21191 K.

KARAR
Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından suça sürüklenen çocuklar … ve … hakkında Ankara 2 Çocuk Mahkemesi’nin 03.03.2011 … ve 2008/15 ,2011/130 karar sayılı kararının, suça sürüklenen çocuklar müdafiileri tarafından temyizi üzerine, dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda; 30.05.2013 … ve 2013/10875-14139 karar sayılı ilam ile suça sürüklenen çocuklar hakkında her iki suçtan kurulan mahkumiyet hükümlerinin mala zarar verme suçu yönünden oyçokluğuyla , hırsızlık suçu yönünden ise oybirliği ile onanmasına karar verilip, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 10.07.2013 … ve 2011/223837 sayılı itirazı üzerine, dosya dairemize gönderilmekle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308.maddesinin, 6352 Sayılı Yasanın 99.maddesi ile eklenen 3.fıkrası uyarınca yapılan incelemede;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yakınana ait … halindeki otomobilin sol ön kapısının arkasındaki iki cam ortasında bulunan muhafaza kapağını zorlayarak açıp, çay kaşığını anahtar gibi kullanmak suretiyle çalma eylemi nedeniyle hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından açılan kamu davasında, eylemin her iki suçu da oluşturduğu yönündeki yerel mahkeme kararında isabetsizlik görülmeyip, onanmasına yönelik dairemiz kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, hırsızlık konusu eşyanın çalınması sırasında çalınan eşyaya zarar verilmesi halinde, ayrıca mala zarar verme fiilinden dolayı ceza verilemeyeceği, sanığın … olarak çalınan eşyadan faydalanma kastı bulunup, mala zarar verme kastından sözedilemeyeceği gerekçesiyle itiraz edilmiş ise de;
Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde mala zarar verme suçundan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayet aranmayacağını öngören 5237 sayılı TCK.’nun 142.maddesinin 4.fıkrasının gerekçesinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.10.2012 … ve 2012/6-375, 2012/1809 sayılı kararında da irdelendiği üzere, “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza” kuralı gereğince, hırsızlık suçunun işlenmesi için mala zarar verilmesi halinde her bir suçtan ayrıca ceza verilmesi zorunluluğunun benimsenmesi karşısında, suça konu otomobilin çalınması sırasında camına zarar verilmesi nedeniyle mala zarar verme suçundan da hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmayıp, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin

bu sebepten bozulmasına karar verilmesi gerektiğine ilişkin itirazı yerinde görülmediğinden, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308.maddesinin, 6352 Sayılı Yasanın 99.maddesi ile eklenen 3.fıkrası uyarınca itiraz hakkında karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 19.09.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

Muhalif Üye

KARŞI OY :
Mala zarar verme suçunun konusu ile hırsızlık suçunun konusunun aynı olması durumunda, ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilemeyeceği; çünkü somut olaylarımızda olduğu gibi sanık hırsızlık suçundan cezalandırılırken suçun konusunu oluşturan aracı (zarar gören kapı ile birlikte) çaldığı için zaten ceza almaktadırlar. Bu nedenle aracın kapısının zarar görmesi nedeniyle ayrıca mala zarar vermek suçundan hüküm kurulması halinde; sanık, mala zarar verme suçunun konusunu oluşturan zarar gören kapıyı (araçla birlikte) hem çaldığı için hemde zarar verdiği için olmak üzere iki kez cezalandırılmaktadır.
Aslında bir malın çalınması, mala zarar verme suçundaki zarar kavramından daha geniş ve kapsamlı olarak zarar kavramını da içerisinde barındırmaktadır. Bu durumu biraz açacak olursak; her iki suç da 5237 sayılı TCK.nun onuncu bölümünde “mal varlığına karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. İki suçunda koruduğu hukuki değer kişinin mal varlığıdır. Tamamlanmış tipik bir hırsızlık eyleminde sanık, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden tamamını veya bir kısmını almak suretiyle, müştekinin mal varlığına zarar vermektedirMala zarar verme suçunda ise sanık, başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkıp, tahrip …, yok …, bozmak suretiyle kullanılamaz hâle getirip veya kirleterek zarar

vermektedir. Her iki suç tipinde de mağdur mal varlığı itibarıyla zarar görmektedir. Hırsızlık suçunda sanık suça konu malı alıp götürmek suretiyle tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda mağdur yönünden artık bunun ötesinde daha fazla bir zarar olasılığı bulunmamaktadır. Sanıkta bu eyleminin karşılığı olarak 5237 sayılı TCK.nun 61. maddesindeki kriterler gözetilerek hırsızlık suçundan cezalandırılmaktadır. Mala zarar verme suçunda ise, sanık çoğu zaman malın tamamını ortadan kaldırmamakta, tahrip etmek suretiyle kısmen veya tamamen kullanılmaz hale getirmektedir. İki suçu bir birinden ayıran önemli özellik ise; hırsızlıkta sanık faydalanma amacıyla eylemini gerçekleştirdiği halde, mala zarar verme suçunda, mağdura zarar verme saiki ile hareket etmektedir. Ancak iki suçu bir birinden ayıran sanığın bu saikinin, korunan hukuki yarar/değer yönünden bir önemi olmadığı için, somut olayımızda olduğu gibi, suça konu aracın kapısına zarar vermek suretiyle çalınmasında; suçun konusunu oluşturan mal, aracın tamamı olup, zararda aracın çalınmasıdır. Korunan hukuki yararda mağdurun mal varlığı/otomobilidir. Bu nedenle en ağır cezayı içeren hırsızlık suçundan ceza verilmekle yetinilmelidir.
Mağdur yönünden suça konu aracın kapısına zarar verilerek çalınması ile zarar verilmeden çalınması arasında bir fark olmadığı gibi, aracın tamamen çalınarak uğratılmış olduğu zarar dışından, ayrıca korunacak bir hukuki yararı veya aracın çalınma biçimine ilişkin korunacak hukuki bir değerde sözkonusu değildir. Bu nedenle sanığın aracı çalmak amacıyla araca zarar vermesi eyleminin ayrıca mala zarar verme suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden yerel mahkemenin yazılı şekilde hırsızlık suçunun yanı sıra mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı vermesi yanlıştır.
Bir kısım yazarlar, 5237 sayılı TCK.nun 142/4. maddesinde“ (Ek fıkra: 06/12/2006 – 5560 S.K.6.md) Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığının ihlâli veya mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde, bu suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikâyet aranmaz,biçimindeki düzenlemeye göre sanığın, suça konu aracı çalmak için aracın camını kırması, kapısını veya kapı kilidini aletle zorlayarak kırıp veya zarar vererek açması biçimindeki eyleminin, malı çalmak için yapılmış olması halinde ayrıca mala zarar verme suçunun da oluşturduğu ileri sürülmekte ise de; maddenin düzenleniş biçimi irdelendiğinde … bir suç düzenlenmediği açıktır. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayet koşuluna bağlı iki suç yönünden, şikayet koşuluyla ilgili olarak istisnai bir düzenleme yapmıştır. Aslında anılan

madde Yasaya konulmadan öncede hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla konut dokunulmazlığını ihlâl veya mala zarar verme suçlarının işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlarında oluştuğu, yerel mahkemelerce ve yüksek Yargıtay tarafında kabul edilmiş olup, halen uygulama da bu şekilde devam etmektedir. Örneğin, aracın camı kırılıp içerisinden teyp veya çantanın çalınması, konut veya işyerinin kapı veya kilidi kırılarak içeriden eşyanın çalınması hallerinde, ayrıca mala zarar verme suçunun da oluştuğu tartışmasız kabul edilmektedir.
Ancak tartışma konumuz yukarıda da açıkladığımız gibi bu durumdan farklıdır. Hırsızlık suçunun konusu ile mala zarar verme suçunun konusunun aynı olması, başka bir ifadeyle sanığın, çalmak istediği veya çalmış olduğu malı, bulunduğu yerden aldığı sırada zarar vermesi halinde ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilip verilemeyeceğine ilişkindir. Örneğin sanığın, kapısı açık aracın kontak kilidini bozarak veya kırarak düzkontak yapıp aracı çalması, aracın teybini yerinden çıkardığı sırada teybin düğmesini veya … kısmını kırarak teybi çalması veya yakınanın omuzundaki çantanın sapını hissettirmeden keserek çantayı çalması biçimindeki eylemlerinde, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı verilip verilemeyeceğidir. Bu örneklerde de olduğu gibi hırsızlık ve mala zarar verme suçlarının konusu aynı mal olup korunan hukuki yarar tektir. Daha ağır ceza içeren hırsızlık suçundan ceza verilmesiyle yetinilmelidir.
Bu nedenlerle sanığın, suça konu aracın kapısını zorlayarak açması sırasında zarar vererek çalması biçimindeki eylemi nedeniyle, hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmesiyle yetinilmesi gerektiğini, ayrıca mala zarar verme suçundan mahkumiyet kararı verilmesinin yanlış olduğu düşüncesiyle … çoğunluğun, mala zarar verme suçundan kurulmuş olan mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin görüşüne katılmıyoruz.

Yorum Ekle

Ulus Hukuk Logo
Ulus Hukuk Logo

Ulus Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, 2020 yılında Kurucu Avukat Ekin Ulus tarafından, hukukun çeşitli alanlarında en yüksek standartlarda hizmet sunmak amacıyla kurulmuştur.

İletişim

0541 408 10 24
bilgi@ulus.av.tr
Remzi Oğuz Arık Mah. Bülten Sk. No: 7/14 Çankaya/Ankara

Sosyal Medya