Gizlice çekilen görüntülerin sosyal medyada paylaşılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında cezai sorumluluğa yol açan ağır bir eylemdir. Kişinin izni olmadan yapılan ses veya görüntü kayıtlarının üçüncü kişilerle paylaşılması, hem Türk Ceza Kanunu kapsamında suç oluşturur hem de kişilik haklarının ihlali nedeniyle tazminat sorumluluğu doğurur. Bu tür eylemler, dijital mecralarda yaygınlaşmasına rağmen ciddi hukuki yaptırımlarla karşılaşılmaktadır.
Kişinin rızası olmadan görüntü paylaşmak suç mudur?
Evet. Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesine göre, bir kişinin özel hayatına ilişkin görüntü ya da ses kaydının rızası olmadan paylaşılması suçtur. Suçun oluşması için görüntünün gizlice elde edilmesi şart değildir; izinsiz paylaşım tek başına suçun ifşa şeklini oluşturur. Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları, video platformları gibi dijital ortamlar da bu kapsamda değerlendirilir. Paylaşımın kamuya açık veya özel gruplarda yapılması fark etmeksizin cezai sorumluluk doğar.
Bu suçun cezası nedir?
Gizli ya da izinsiz çekilen görüntülerin sosyal medyada paylaşılması, özel hayatın gizliliğini ihlalin nitelikli hâli olarak değerlendirilir. TCK 134/2 uyarınca 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Eğer bu paylaşım kamuya açık bir platformda yapılmışsa, suçun etkisi genişlediği için ceza artışı gündeme gelir. Ayrıca fail hakkında verilen cezada erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi seçenekler, suçun niteliğine göre sınırlı olarak uygulanabilir.
Sosyal medyada yapılan paylaşımlar nasıl delil sayılır?
Sosyal medyada yapılan paylaşım, ekran görüntüsü, video kaydı veya platformun raporlama araçlarıyla elde edilen içerikler delil olarak kullanılabilir. Mağdur, paylaşımı belgeleyerek savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Delillerin güvenilir kaynaklardan alınmış olması ve tarih, saat, kullanıcı bilgisi gibi detaylar içermesi önemlidir. Ayrıca, platforma başvurarak içeriklerin kaldırılması da hem cezai süreci hem de olası tazminat davalarını destekleyici niteliktedir.
Paylaşımın amacı suçu etkiler mi?
Paylaşımın amacı, suçun oluşumunu ortadan kaldırmaz. Görüntünün şaka amaçlı, arkadaş çevresinde, dikkat çekmek ya da tepki göstermek amacıyla paylaşılmış olması hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz. Mahkemeler, eylemin kastını ve etkisini değerlendirirken mağdurun yaşadığı zarar ve paylaşımın yaygınlığı gibi unsurları dikkate alır. Özellikle mahrem içeriklerin paylaşımı, suçun daha ağır değerlendirilmesine yol açabilir.
Mağdur, tazminat davası açabilir mi?
Evet. Görüntüsü rızası olmadan paylaşılan kişi, manevi zarara uğradığını ileri sürerek manevi tazminat davası açabilir. Bu dava, ceza davasından bağımsız olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yürütülebilir. Tazminat miktarı, görüntünün niteliğine, paylaşımın yaygınlığına, mağdurun uğradığı psikolojik zarara ve itibar kaybına göre belirlenir. Ceza mahkemesinde verilecek karar da tazminat davasına delil teşkil eder.
Suçun mağduru şikayetçi olmak zorunda mıdır?
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu şikâyete tabi suçlardandır. Mağdur, suçu ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyet hakkını kullanmalıdır. Bu süre geçtikten sonra yapılan başvurular dikkate alınmaz. Ancak mağdur, fiili uzun süre sonra öğrendiyse 6 aylık süre bu tarihten itibaren işlemeye başlar.
Şikâyet nereye ve nasıl yapılır?
Mağdur, bulunduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına, en yakın karakola ya da e-Devlet üzerinden suç duyurusunda bulunabilir. Şikâyet dilekçesinde görüntünün izinsiz alındığı, paylaşıldığı, nasıl fark edildiği, mağduriyetin boyutu ve varsa tanık bilgileri yer almalıdır. Ayrıca ekran görüntüleri, linkler ve paylaşım tarihi gibi belgeler de eklenmelidir.
Sosyal medya platformları içerikleri kaldırmakla yükümlü müdür?
Evet. Mağdur, içerik kaldırma taleplerini sosyal medya platformlarına iletebilir. Aynı zamanda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) ve sulh ceza hâkimliğine başvurarak içeriğin yayından kaldırılmasını talep edebilir. Bu işlemler, kişilik haklarının korunması ve mağduriyetin giderilmesi açısından önemlidir.