G tahdit kodları, Türkiye’ye giriş yapmak isteyen yabancıların kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından risk oluşturup oluşturmadıklarının değerlendirildiği idari kısıtlama kodlarıdır. Bu kodlar, yabancı şahsın ülkeye alınmaması ya da daha önce giriş yaptıysa sınır dışı edilmesi gibi sonuçlara yol açabilir. G tahdit kodu uygulanan bir kişi, çoğu zaman farkında bile olmadan Türkiye sınır kapılarında geri çevrilir. Türkiye’ye giriş yasağı neden konulur? G kodları hangi durumlarda uygulanır? gibi sorular, özellikle sınır dışı edilen ya da vize başvurusu reddedilen kişiler tarafından sıklıkla araştırılır.
G Tahdit Kodunun Hukuki Dayanağı ve Uygulama Alanı
G tahdit kodları, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na dayanılarak uygulanır. Bu kodlar, Göç İdaresi Başkanlığı tarafından düzenlenmekte olup Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordineli şekilde yürütülür. Özellikle kamu düzeni veya ulusal güvenliği tehdit eden eylemler içinde bulunduğu değerlendirilen yabancılar hakkında bu tür bir tahdit kararı alınabilir.
Bir G tahdit kodu, genel olarak idari bir karar olup yargı denetimine tabidir. Ancak çoğu zaman kişinin ülkeye giriş yapmak üzere geldiği anda uygulanması nedeniyle, yabancı şahsın önceden bu karardan haberi olmaz ve herhangi bir savunma imkanı da bulamaz. Bu durum, ciddi hak ihlallerine yol açabileceği gibi hukuki mücadeleyi de zorlaştırır.
Türkiye’ye giriş yasağı nasıl kaldırılır? sorusu da bu noktada kritik hale gelir. Çünkü G tahdit kodlarının çoğu yargı yoluyla veya idari başvurularla iptal edilebilecek kararlardır.
G Tahdit Kodu Türleri ve Anlamları
G tahdit kodları tek bir anlama sahip değildir. G harfiyle başlayan kodlar, kod numarasına göre farklı gerekçeleri temsil eder. Örneğin:
-
G-78: Kamu düzeni açısından tehdit oluşturduğu değerlendirilen yabancılar için uygulanır. Genellikle yasa dışı faaliyet şüphesi taşıyan kişilerde karşımıza çıkar.
-
G-87: Türkiye’ye giriş yasağı bulunan ve “genel güvenlik” bakımından riskli kabul edilen yabancılar için düzenlenir. En sık rastlanan tahdit kodlarından biridir.
-
G-89: Terör örgütleriyle ilişkisi bulunduğu değerlendirilen kişiler hakkında uygulanır. Bu kod, istihbarat raporları ile birlikte değerlendirilir.
-
G-82: Sahte belge ile işlem yaptığı tespit edilen kişiler için geçerlidir. Özellikle sahte pasaport ya da sahte evlilik gibi durumlarda uygulanır.
Bu kodların her biri, farklı bir güvenlik gerekçesine dayanmakla birlikte, ortak sonucu kişinin Türkiye’ye girişinin engellenmesidir. Bu kodlar yalnızca vize başvurularını değil, transit geçişleri ve havalimanı üzerinden yapılan ülkeye giriş denemelerini de etkiler. Vize başvurusu neden reddedilir? sorusunun cevabı da çoğu zaman bu kodlara dayalı olarak verilmektedir.
G Tahdit Kodları
Kod | Açıklama | Uygulama Gerekçesi / Kapsamı | Yetkili Kurum |
---|---|---|---|
G-43 | Gönüllü geri dönüş yapan yabancı | Kendi isteğiyle ülkesine dönen yabancıya belirli süreyle giriş yasağı konur | Göç İdaresi Başkanlığı |
G-64 | Genel sağlık açısından tehlike | Bulaşıcı hastalık taşıdığı değerlendirilen yabancılar için uygulanır | Göç İdaresi / Sağlık Kurumu |
G-66 | Kamu düzeni ve güvenliği açısından tehdit | Suça karışma, asayişi bozma gibi nedenlerle genel tehdit oluşturan yabancılar | Emniyet / Göç İdaresi |
G-67 | Yasa dışı giriş yapan yabancı | Türkiye’ye yasal olmayan yollarla giriş yapan kişilere uygulanır | Emniyet Genel Müdürlüğü |
G-68 | Sahte belge ile giriş yapmaya çalışan | Sahte pasaport, vize ya da kimlik belgesiyle giriş yapmaya çalışan kişiler | Emniyet / Sınır Kapısı Birimi |
G-78 | Kamu düzenini bozma riski | Göçmen kaçakçılığı, fuhuş, uyuşturucu, kavga gibi kamu düzenini tehdit eden davranışlar | Emniyet / Göç İdaresi |
G-82 | Sahte belge ile işlem yapan | Türkiye’de sahte evlilik, sahte çalışma izni, sahte ikamet gibi işlemler yapan yabancı | Göç İdaresi Başkanlığı |
G-83 | Genel ahlaka aykırı davranışlar | Ahlak dışı faaliyetler nedeniyle kamu düzenine tehdit olarak değerlendirilen yabancılar | Emniyet / Göç İdaresi |
G-84 | Türkiye’de yasal sürenin dışında kalma | İkamet süresini aşan, vizesiz kalan veya kaçak durumdaki yabancılar için uygulanır | Göç İdaresi / Sınır Kapısı |
G-87 | Genel güvenlik açısından tehdit | Terör, örgüt üyeliği, aşırı radikal yapı bağlantısı şüphesiyle kamu güvenliğine tehdit oluşturan kişiler | Emniyet İstihbarat / Göç İdaresi |
G-88 | Türkiye’ye giriş yasağı olanlara refakat eden kişi | Giriş yasağı bulunan biriyle birlikte gelen ve onunla bağlantılı hareket eden kişiler | Sınır Kapısı Birimi / Göç İdaresi |
G-89 | Terör örgütü ile bağlantı şüphesi | Terör örgütüne üye olduğu ya da bağlantılı faaliyetlerde bulunduğu değerlendirilen kişiler | Emniyet / MİT / Göç İdaresi |
G Tahdit Kodu Öğrenme ve Kaldırma Yolları
Yabancı bir kişi Türkiye’ye giriş yaparken engelle karşılaşırsa, büyük ihtimalle bir tahdit kodu uygulanmaktadır. Ancak G tahdit kodu öğrenme işlemi, doğrudan e-Devlet ya da Göç İdaresi üzerinden yapılamaz. Kişinin kendisi ya da avukatı, idareye bilgi edinme başvurusu yaparak hangi kodun uygulandığını ve gerekçesini öğrenebilir. Bazı durumlarda sınır kapısında verilen ret belgesinde tahdit koduna yer verilir.
G tahdit kodunun kaldırılması için izlenebilecek adımlar şunlardır:
-
Tahdit kodunun gerekçesinin öğrenilmesi
-
Kodun içeriğine göre idari itiraz ya da dava açılması
-
Gerekli durumlarda iptal davası açılarak işlemin yargı yoluyla ortadan kaldırılması
Örneğin G-87 kodu gibi kamu güvenliği gerekçesine dayanan kodlarda, ciddi bir gerekçelendirme yapılması zorunludur. Bu tür kodların kaldırılması ancak idari dava yoluyla mümkündür. Türkiye’den sınır dışı edilen biri tekrar gelebilir mi? sorusunun yanıtı da bu kodların kaldırılmasına bağlıdır.
G Tahdit Kodu Hakkında Dava Açma Süreci
G tahdit koduna karşı yargı yolu açıktır. Bu kodun kaldırılması için genellikle idare mahkemelerinde iptal davası açılır. Davanın açılabilmesi için önce idari işlemin öğrenilmiş olması gerekir. Dava sürecinde, kodun hukuki dayanağının yetersiz olduğu, kişiye savunma hakkı tanınmadığı veya orantılılık ilkesine aykırı olduğu gibi gerekçeler ileri sürülebilir.
G-87 ve G-89 gibi ciddi nitelikli kodlarda, davalarda idarenin güvenlik raporları ve istihbari bilgileri sunması beklenir. Ancak bu belgeler çoğu zaman gizlilik içerdiğinden, mahkemeler sınırlı şekilde inceleme yapabilir. Buna rağmen, kişinin somut bir tehdit oluşturmadığı ortaya konulabilirse, mahkeme tahdit kodunun kaldırılmasına karar verebilir.
Davalar, yabancının kendisi adına avukat aracılığıyla da açılabilir. Mahkemeye verilecek dilekçede, gerekçe ve deliller net bir şekilde belirtilmelidir. Dava süresi, idari işlemin tebliğinden itibaren 60 gündür. Sınır dışı edilen kişi dava açabilir mi? sorusu burada cevabını bulur: Evet, tahdit kodu varsa dava yolu açıktır.
G Tahdit Kodu Nasıl Kaldırılır? Aşamalar Tablosu
Aşama | İşlem | Açıklama |
---|---|---|
1 | Tahdit kodunun fark edilmesi | Giriş yasağı, vize reddi ya da sınır dışı sırasında kodun uygulandığı fark edilir. Çoğu zaman kişi sınır kapısında öğrenir. |
2 | Kodun içeriğinin öğrenilmesi | Kişi ya da vekili, idareye bilgi edinme başvurusu yaparak hangi G kodunun uygulandığını ve gerekçesini resmî olarak öğrenir. |
3 | Hukuki değerlendirme | G kodunun gerekçesi, hukuka uygunluk, somutluk, orantılılık gibi yönlerden değerlendirilir. |
4 | İdari başvuru yapılması (isteğe bağlı) | Kodun kaldırılması için Göç İdaresi Başkanlığı’na dilekçe ile başvuru yapılabilir. Bu başvuru zorunlu değil, ancak bazı durumlarda yararlıdır. |
5 | İptal davası açılması | Kodun kaldırılması için doğrudan veya idari başvuru reddedilirse, idare mahkemesinde iptal davası açılır. Süre: Tebliğden itibaren 60 gün. |
6 | Yargılama süreci | Mahkeme, işlemin hukuka uygun olup olmadığını inceler. Gerekirse güvenlik raporları, deliller değerlendirilir. |
7 | Kararın kesinleşmesi | Mahkeme kodun kaldırılmasına karar verirse, bu karar kesinleştikten sonra uygulanabilir hale gelir. |
8 | Kodun sistemden kaldırılması | Karar veya olumlu idari yanıt sonrası, G kodu Göç İdaresi sisteminden silinir. Bu işlem bazen otomatik yapılmaz, ayrıca teyit gerekebilir. |
9 | Türkiye’ye yeniden giriş ve hakların kullanımı | Kod kaldırıldığında kişi tekrar Türkiye’ye giriş yapabilir, vize başvurusu veya ikamet izni gibi işlemlerini sürdürebilir. |
G Tahdit Kodunun Kaldırılması Sonrası Durum
Mahkeme kararı ile ya da idari başvuru üzerine G tahdit kodu kaldırılırsa, kişi yeniden Türkiye’ye giriş hakkı elde eder. Ancak bu süreçte sistemden kodun silinip silinmediği Göç İdaresi Başkanlığı’ndan teyit edilmelidir. Çünkü bazı durumlarda mahkeme kararı uygulanmasına rağmen kod sistemde görünmeye devam edebilir.
Kodun kaldırılmasından sonra, yabancının vize başvurusunda bulunmasında ya da ikamet izni alarak Türkiye’ye yerleşmesinde engel kalmaz. Fakat kişinin geçmişteki giriş yasağı, bazı ülkelere seyahat ederken karşısına çıkabilir. Bu nedenle kodun kaldırıldığına ilişkin belgeler her zaman saklanmalıdır.
Ayrıca kaldırılan kodun ardından yeniden Türkiye’ye giriş yapılabilmesi için bazen ülkeden çıkış yaptıktan sonra belirli bir sürenin geçmesi gerekebilir. Bu nedenle, işlem tamamlandıktan sonra bir göç hukuku uzmanı ile iletişime geçmek önemlidir.

G Tahdit Kodları Sıkça Sorulan Sorular
G tahdit kodu nedir?
G tahdit kodu, Türkiye’ye giriş yapmak isteyen yabancıların kamu düzeni, güvenliği veya sağlığı açısından risk oluşturdukları gerekçesiyle uygulanan idari bir kısıtlamadır. G kodu, yabancının ülkeye alınmaması ya da daha önce girdiyse sınır dışı edilmesine neden olur. Bu kodlar Göç İdaresi Başkanlığı tarafından uygulanır.
G tahdit kodu hangi durumlarda konur?
G tahdit kodu, yabancının kamu düzeni, genel güvenlik, terör şüphesi, sahte evrak kullanımı gibi nedenlerle riskli görüldüğü durumlarda uygulanır. Özellikle G-87 gibi kodlar, istihbari bilgilere ya da resmi raporlara dayanarak konur.
G tahdit kodu nasıl öğrenilir?
Yabancı kişi ya da vekili, Göç İdaresi’ne idareye bilgi edinme başvurusu yaparak hangi G kodunun uygulandığını öğrenebilir. Bazen sınır kapısında verilen belgeye kod yazılır, ancak çoğu zaman kişinin koddan haberi olmaz. E-Devlet üzerinden doğrudan görüntülenemez.
G tahdit kodu nasıl kaldırılır?
Öncelikle kodun gerekçesi öğrenilmelidir. Gerekçeye göre idari başvuru ya da doğrudan idare mahkemelerinde iptal davası açılarak G tahdit kodu kaldırılabilir. Mahkeme kararı kesinleştiğinde ilgili kod sistemden silinir ve kişi tekrar giriş hakkı kazanır.
G-87 kodu nedir ve neden uygulanır?
G-87 tahdit kodu, kamu güvenliği açısından tehdit oluşturan yabancılara uygulanır. Bu kod, terör örgütü üyeliği şüphesi, radikal oluşumlarla bağlantı veya istihbari riskler nedeniyle verilir. Kodun kaldırılması için detaylı hukuki değerlendirme gerekir.
G tahdit koduna karşı dava hangi mahkemede açılır?
G tahdit koduna karşı iptal davası, yabancının bulunduğu yere göre yetkili idare mahkemesinde açılır. Kodun tebliğinden itibaren 60 gün içinde dava açma hakkı vardır. Avukat aracılığıyla dava açılması mümkündür.
G tahdit kodu ne kadar sürede kaldırılır?
İdari başvuru yoluyla yapılan işlemler genellikle 30-60 gün içinde sonuçlanır. Ancak iptal davası açılması durumunda yargılama süreci mahkemeye göre değişir ve ortalama 6 ay ile 1 yıl sürebilir. Mahkeme kararının kesinleşmesi sonrasında sistem güncellenir.
G tahdit kodu varken Türkiye’ye giriş yapılabilir mi?
G tahdit kodu aktifken kişinin Türkiye’ye girişine izin verilmez. Havalimanı ya da kara sınır kapısında tespit edildiğinde geri çevrilir. Giriş yapabilmek için kodun tamamen kaldırılmış olması ve sistemden silinmiş olması gerekir.
G tahdit kodu kaldırıldığında başka ülkelere etkisi olur mu?
G tahdit kodu Türkiye’ye özgü bir kısıtlamadır. Ancak bazı ülkeler vize başvurularında bu tür geçmiş giriş yasaklarını dikkate alabilir. Bu nedenle kodun kaldırıldığına dair resmi belgelerin saklanması faydalı olur.
Hangi G tahdit kodları en sık uygulanır?
En sık uygulanan G tahdit kodları şunlardır:
-
G-78: Kamu düzenine aykırı eylemler
-
G-82: Sahte belge kullanımı
-
G-87: Kamu güvenliğine tehdit
-
G-89: Terör bağlantısı
Bu kodların her biri farklı gerekçeye dayanır ve ayrı hukuki süreçlerle kaldırılabilir.

G Tahdit Kodları Dikkat Edilmesi Gerekenler
G tahdit kodu nedir?
G tahdit kodu, Türkiye’ye giriş yapmak isteyen bir yabancı hakkında, kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından risk teşkil ettiği gerekçesiyle uygulanan idari bir giriş yasağıdır. Göç İdaresi Başkanlığı tarafından verilen bu kodlar, yabancının ülkeye girişini engelleyebilir veya sınır dışı edilmesine sebep olabilir.
G tahdit kodu hangi durumlarda uygulanır?
G tahdit kodları, genel olarak aşağıdaki gerekçelere dayanılarak uygulanır:
-
Terör örgütü ile bağlantı şüphesi
-
Sahte evrak kullanımı
-
Kamu güvenliğini tehdit eden faaliyetler
-
Yasa dışı faaliyetlerde bulunma şüphesi
-
Kamu düzenini bozacak nitelikte eylemler
Örneğin G-87 kodu, kamu güvenliği açısından tehdit oluşturan kişiler için, G-82 ise sahte belgeyle işlem yapanlar için uygulanır.
G tahdit kodu nasıl öğrenilir?
G tahdit kodu, e-Devlet veya açık kaynaklı sistemler üzerinden doğrudan öğrenilemez. Kodun öğrenilmesi için yabancı kişi veya avukatı tarafından idareye bilgi edinme başvurusu yapılmalıdır. Kod çoğu zaman sınır kapısında geri çevrilme sırasında verilen belgede belirtilir.
G tahdit kodu nasıl kaldırılır?
G tahdit kodunun kaldırılabilmesi için önce kodun türü ve gerekçesi öğrenilmelidir. Ardından iki farklı yolla işlem yapılabilir:
-
İdari başvuru: Kodun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle Göç İdaresi’ne doğrudan başvuru yapılabilir.
-
Yargı yolu: Başvuru olumsuz sonuçlanırsa veya doğrudan tercih edilirse, idare mahkemelerinde iptal davası açılabilir.
İptal davası açma süresi, kodun tebliğinden itibaren 60 gündür.
G tahdit koduna karşı hangi mahkemede dava açılır?
G tahdit koduna karşı açılacak davalar, yabancının bulunduğu yerin yetkili idare mahkemesinde görülür. Kodun hukuka aykırı olduğu, gerekçesinin somut olmadığı veya orantısız bir tedbir niteliği taşıdığı yönünde savunmalar yapılabilir.
G-87 tahdit kodu nedir ve ne anlama gelir?
G-87 kodu, Türkiye açısından kamu güvenliğini tehdit ettiği değerlendirilen yabancılara uygulanan tahdit kodudur. Genellikle istihbari bilgiler veya kolluk kuvvetlerinin değerlendirmeleri sonucu konur. Bu kodun kaldırılması, diğer kodlara göre daha zor ve kapsamlı hukuki süreç gerektirir.
G tahdit kodu kaldırıldıktan sonra Türkiye’ye giriş yapılabilir mi?
Evet, G tahdit kodu idari ya da yargı kararıyla kaldırıldığında yabancı kişi tekrar Türkiye’ye giriş yapabilir. Ancak giriş yapılmadan önce kodun sistemden tamamen silindiğinin Göç İdaresi Başkanlığı’ndan teyit edilmesi gerekir. Aksi halde sınır kapısında tekrar engelle karşılaşılması mümkündür.
G tahdit kodu olan biri vize alabilir mi?
Aktif G tahdit kodu bulunan bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti dış temsilciliklerinden vize alması genellikle mümkün değildir. Kod kaldırılmadan yapılan vize başvuruları reddedilir. Kod kaldırıldıktan sonra ise vize alınmasında hukuki bir engel kalmaz.
G tahdit kodunun kaldırılması ne kadar sürer?
İdari başvurular ortalama 30 ila 60 gün içinde sonuçlanabilir. Ancak idare mahkemesinde iptal davası açılırsa, yargılama süresi mahkemeye göre değişmekle birlikte genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında sürebilir. Kodun sistemden silinmesi için kararın kesinleşmesi gerekir.

G Tahdit Kodu Danıştay Kararları
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/13120 E. , 2021/1053 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/13120
Karar No : 2021/1053
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:.., K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, Türk vatandaşı ile yapmış olduğu evlilik nedeniyle tarafına ikamet izni verilmesine dair talebinin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 13/07/2007 tarihli yazısına istinaden reddine ilişkin Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/12/2013 tarih ve E:2009/13550, K:2013/8970 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 06/07/1981 Odesa-Ukrayna doğumlu olan davacı adına … isim ve soy ismiyle G-78 tahdit kodu (bulaşıcı hastalık taşıma) ile 11/10/2000 tarihinde ve 18/10/2000 tarihinde İçişleri Bakanlığınca tahdit kaydı konulduğu, 14/07/2001 tarihinde ülkeye giriş sırasında alınmayarak giriş kaydının iptal edildiği, … isim ve soy ismiyle İstanbul Atatürk Havalimanı hudut kapısında 03/09/2003 tarihinde vize ihlali suç koduyla tahdit kaydı konulduğu, … isim ve soy ismiyle fuhuş suç kodu ile 26/01/2005 tarihinde tahdit kaydı girildiği, bu kaydın 27/01/2006 tarihinde otomotik olarak sistemden kalktığı, Türk vatandaşı olan 03/12/1933 doğumlu … ile 08/07/2005 tarihinde yaptığı evliliğin formalite evlilik olduğunun bizzat … tarafından beyan edilmesi ve bu durumun 11/12/2006 tarihinde konuşmaya tanık olan polis memurları tarafından tutanak ile tespit edilmesi nedeniyle ikamet izin talebinin uygun bulunmadığı yönünde dava konusu işlemin tesis edildiğinin anlaşıldığı, evlilik ilişkisinin geçersizliğine hükmedilmesinin ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarenin, evliliğin formalite (muvazaalı) olduğu konusunda bir değerlendirme yaparak idari işlem tesisine hukuken olanak bulunmadığı, bu sebeple davacının kurmuş olduğu aile birliğinin korunması, anayasal bir zorunluluk olup, davacının evlendiği tarihten sonra Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça ikamet izninin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davalı idare tarafından, davacı hakkında … kimliğiyle 11/10/2000 ve 18/10/2000 tarihlerinde İçişleri Bakanlığınca G- 78 kodu ile tahdit kaydının konulduğu, 14/07/2001 tarihinde ülkeye giriş sırasında alınmayarak giriş kaydının iptal edildiği, … kimliğiyle İstanbul Atatürk Havalimanı hudut kapısında 03/09/2003 tarihinde vize ihlali suç koduyla tahdit kaydı işlendiği, … kimliğiyle fuhuş suç kodu ile 26/01/2005 tarihinde tahdit kaydı girildiği, bu kaydın 27/01/2006 tarihinde otomotik olarak sistemden kalktığı, Türk vatandaşı ve 03/12/1933 doğumlu olan … ile 08/07/2005 tarihinde yaptığı evliliğin formalite evlilik olduğunun bizzat … tarafından beyan edildiği, bu durumun 11/12/2006 tarihinde konuşmaya tanık olan polis memurları tarafından tutulan tutanak ile sabit olduğu, ayrıca yapılan araştırmalarda beyan edilen ikamet adresinin kapalı olduğu, davacı ve eşine ulaşılamadığı dolayısıyla evlilik birliği içinde yaşamadıklarının tespit edildiği, davacının ikamet izin talebinin de evliliğin formalite evlilik olduğunun anlaşılması nedeniyle verilmediği, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, bu nedenle Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İYUK M. 50/4 uyarınca İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Ukrayna uyruklu olan ve 08/07/2005 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen davacı, Türkiye Cumhuriyeti Odesa Başkonsolosluğunca verilen bir yıllık vize ile Türkiye’ye giriş yapmıştır. Davacının ikamet izni verilmesi için yaptığı başvurusuna istinaden davalı idare tarafından yapılan tahkikatlar sonucunda, davacının evliliğinin muvazaalı olduğundan bahisle 25/09/2007 tarihine kadar Türkiye’den ayrılması gerektiği, aksi halde sınır dışı edileceği davacıya bildirilmiş, bunun üzerine bakılmakta olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 124. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilemez” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terketmiyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen kurallara göre, Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılar hakkında ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edilebileceği açıktır.
Dava konusu işlem davacının evliliğinin anlaşmalı olduğu, davacının çalışma ve ikamet etme amacına yönelik bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiş, İdare Mahkemesince de evliliğin geçersizliğine idarece değil adli yargı yerlerince karar verileceğine işaret edilerek aile birliğinin korunması anayasal bir zorunluluk olduğundan davacının Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça davacının ikamet izninin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Evliliğin muvazaalı olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmamakla birlikte, İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptalinde bu hususu gerekçe olarak göstermiş olması, maddi olaya 5683 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Uyuşmazlıkta; 06/07/1981 Odesa-Ukrayna doğumlu olan davacı adına … isim ve soy ismiyle G-78 tahdit kodu (bulaşıcı hastalık taşıma) ile 11/10/2000 tarihinde ve 18/10/2000 tarihinde İçişleri Bakanlığınca tahdit kaydı konulduğu, 14/07/2001 tarihinde ülkeye giriş sırasında alınmayarak giriş kaydının iptal edildiği, … isim ve soy ismiyle İstanbul Atatürk Havalimanı hudut kapısında 03/09/2003 tarihinde vize ihlali suç koduyla tahdit kaydı konulduğu, … isim ve soy ismiyle fuhuş suç kodu ile 26/01/2005 tarihinde tahdit kaydı girildiği, bu kaydın 27/01/2006 tarihinde otomotik olarak sistemden kalktığı, Türk vatandaşı olan 03/12/1933 doğumlu … ile 08/07/2005 tarihinde yaptığı evliliğin formalite evlilik olduğunun bizzat … tarafından beyan edilmesi ve bu durumun 11/12/2006 tarihinde konuşmaya tanık olan polis memurları tarafından tutanak ile tespit edilmesi nedeniyle ikamet izin talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, yukarıda yer verilen tespitler uyarınca ikamet izninin veriliş amacına aykırı olarak evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı ve yapmış olduğu evliliğin formalite evlilik olduğu anlaşılan davacı hakkında 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. ve 19. maddelerinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2.Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2020/4631 E. , 2024/5214 K
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/4631
Karar No : 2024/5214
İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, hakkında tesis edilen yurda giriş yasağının kaldırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin… tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesinin 16/11/2016 tarih ve E:2016/3187, K:2016/4042 sayılı bozma kararına uyularak yeniden yapılan inceleme ve araştırma sonucunda, Emniyet Genel Müdürlüğü … Dairesi Başkanlığının… tarihli ve … sayılı yazısı göz önünde bulundurularak terörist faaliyetlere iştiraklerin önlenmesi, çatışma bölgelerine seyahatlerin engellenmesi ve ülke güvenliğinin korunması bağlamında, davacı hakkında devlet güvenlik birimlerinin raporları dikkate alınmak suretiyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde ulusal ve uluslararası metinlere aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacı tarafından, hakkında alınan yurda giriş yasağı kararının fiili nedenleri ve somut delilleri bulunmadığı, hakkındaki kararların Rusya makamlarından kaynaklandığı ve idare tarafından işlem tesis edilirken politik saiklerle hareket edildiği, 15 yıldır eşi ve çocuklarıyla birlikte Türkiye’de yaşadığı, etnik köken olarak Ahıska Türkü ve Çerkez olması nedeniyle burada tarihsel bağlarının bulunduğu, geri gönderilmesi halinde dini inançları nedeniyle kötü muamele ve işkence ile karşılaşacağı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, kamu güvenliğini tehlikeye sokacağı anlaşılan yabancılar hakkında tahdit kodu veri girişi yapıldığı, davacı hakkında ulusal güvenlik, terörizm eylemlerinin önüne geçmek ve çatışma bölgelerine seyahatin engellenmesi amacıyla G-87 tahdit kodu veri girişinin yapıldığı, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacının, yasal olarak 2007 yılında Türkiye’ye giriş yaptığı, davacıya bu tarihten itibaren ikamet izni verildiği, istihbarat birimlerinde elde edilen bilgiler uyarınca davacı hakkında 23/10/2014 tarihinde ülkemizi çatışma bölgelerine geçişlerde güzergah olarak kullandığı gerekçesiyle Türkiye’ye giriş yasağı kararı alındığı, davacı tarafından Türkiye’ye giriş yasağının kaldırılması talebiyle 25/03/2015 tarihinde yapılan başvurunun dava konusu işlemle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın “Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti” başlıklı 23. maddesinde, “Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak; Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir. Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.” hükmü yer almaktadır.
BM tarafından, 16 Aralık 1966 tarihli, 2200A (XXI) sayılı Genel Kurul Kararıyla kabul edilen ve 23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe giren (Türkiye’nin taraf olduğu), Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 12. maddesi şöyledir:
“1. Yasal olarak bir Devletin ülkesinde bulunan herkes, o ülke içinde özgürce hareket etme hakkına ve ikametgahını seçme özgürlüğüne sahiptir. 2. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeyi terketmekte özgürdür. 3. Yukarıda sözü edilen haklara, ulusal güvenliği, kamu düzenini, kamu sağlığını ya da genel ahlakı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak üzere yasalarla konmuş ve bu Sözleşme’de tanınan diğer haklarla uyumlu olanlar dışında herhangi bir sınırlama konulamaz. 4. Hiç kimse, kendi ülkesine girme hakkından keyfi olarak yoksun bırakılamaz.”
11/04/2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun yayımı tarihinden bir yıl sonra 11/04/2014 tarihinde yürürlüğe giren 9. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle, “(1) Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, Türkiye dışında olup da kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir. (2) Türkiye’den sınır dışı edilen yabancıların Türkiye’ye girişi, Genel Müdürlük veya valilikler tarafından yasaklanır. (3) Türkiye’ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır. Ancak, kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması hâlinde bu süre Genel Müdürlükçe en fazla on yıl daha artırılabilir. (4) Vize veya ikamet izni süresi sona eren ve bu durumları yetkili makamlarca tespit edilmeden önce Türkiye dışına çıkmak için valiliklere başvuruda bulunup hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıların Türkiye’ye giriş yasağı süresi bir yılı geçemez. (5) 56 ncımadde uyarınca Türkiye’yi terke davet edilenlerden, süresi içinde ülkeyi terk edenler hakkında giriş yasağı kararı alınmayabilir. (6) Genel Müdürlük, giriş yasağını kaldırabilir veya giriş yasağı saklı kalmak kaydıyla yabancının belirli bir süre için Türkiye’ye girişine izin verebilir. (7) Kamu düzeni veya kamu güvenliği sebebiyle bazı yabancıların ülkeye kabulü Genel Müdürlükçe ön izin şartına bağlanabilir.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, kamu güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye sokacağı değerlendirilen yabancılar hakkında güvenlik tahdit kodları veri girişi yapıldığının, G-87 tahdit kodunun (Genel Güvenlik) Türkiye’nin kamu düzeni veya güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancılar hakkında Türkiye’ye giriş yasağı alınmasında esas alınan veri girişi kodu olduğunun, jeopolitik konumu gereği Türkiye’yi çatışma bölgelerine geçiş güzergahı için kullanan, böylece ülkeye giriş çıkış yapan yabancıların, ülkeye giriş yapmalarını, ülkeyi güzergah olarak kullanmalarını, ülkede terör faaliyetlerinde bulunmalarını önlemek amacıyla veri girişi yapıldığının belirtildiği görülmektedir.
Dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde; davalı Göç İdaresi Başkanlığınca verilen savunmalarda, davacı hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü … Dairesi Başkanlığının … tarih ve… sayılı, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığının… tarih ve… sayılı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığının… tarih ve… sayılı gizli yazılarına istinaden; ulusal güvenlik, terörizm eylemlerinin önüne geçmek ve çatışma bölgelerine seyahatin engellenmesi amacıyla ve genel güvenlik gerekçesiyle yurda giriş yasağı kararının alındığı belirtilmektedir.
Dairemizin 27/03/2024 tarihli ara kararı uyarınca yukarıda aktarılan yazıların anılan idarelerden istenildiği, bunun yanında davalı idareden davacı hakkında dava konusu işlemin tesis edilmesine sebep olan işlemler ile bilgilerin gönderilmesinin istenildiği; anılan idareler tarafından verilen ara kararı cevaplarında davacı hakkında tahdit kodu konulmasına gerekçe teşkil edecek somut bilgi ve belge sunulamadığı, davalı idarenin 06/11/2024 tarihli cevabi yazısında ise davacı hakkında tesis edilen tüm G-87 tahdit kodlarının, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığının … tarih ve … sayılı gizli yazısına istinaden kaldırıldığının bildirildiği, davacı hakkında aktif G-87 tahdit kodu bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacı hakkındaki tahdit kodlarının hangi gerekçeler ile kaldırıldığı da araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmekte olup, davanın reddi yönünde verilen … İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/11/2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2024/339 E. , 2024/1368 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2024/339
Karar No : 2024/1368
İSTEMİN_KONUSU : Rusya uyruklu olan davacı tarafından, hakkındaki yurda giriş yasağı kararının kaldırılması talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Göç İdaresi Genel Müdürlüğünü işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda: … İdare Mahkemesince, davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın Danıştay Onuncu Dairesinin 14/03/2023 tarih ve E:2021/1714, K:… sayılı kararı ile bozulması üzerine … İdare Mahkemesince, yeniden yapılan yargılama sonucunda bozma kararına uyularak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usûl ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; dosyanın tekemmülü ettiği görülerek davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usûl ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY:
Davacı hakkındaki istihbarat birimlerinin raporları ile G-87 tahdit kodu bir arada değerlendirildiğinde; hükümranlık yetkisi dahilinde tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde ulusal ve uluslararası metinlere aykırılık bulunmadığı, bu nedenle dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/1714 E. , 2023/1215 K
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/1714
Karar No : 2023/1215
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin 16/12/2020 tarih ve E:2016/2812 K:2020/6421 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Rusya uyruklu olan davacı tarafından, hakkındaki yurda giriş yasağı kararının kaldırılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Göç İdaresi Genel Müdürlüğünü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; istihbarat birimlerinin davacı hakkındaki raporları ile G-87 tahdit kodu bir arada değerlendirildiğinde; hükümranlık yetkisi dahilinde tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde ulusal ve uluslararası metinlere aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usûle uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME
TALEP EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği, Rusya’da uğradığı zulüm ve baskıların dikkate alınmadığı, Türkiye’ye geliş ve kalış koşullarının değerlendirilmediği, hakkındaki tahdit kodunun konulmasına neden olan istihbarat kaynağının Rus güvenlik makamları olduğu, buradan intikal eden istihbari veriler çerçevesinde kodun konulduğu, Türk makamları tarafından davacı hakkında kamu güvenliği açısından tehlike oluşturduğuna yönelik bugüne kadar somut bilgi ve belge sunulamadığı ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usûl ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizce verilen onama kararı kaldırılarak; davacının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 16/12/2020 tarih ve E:2016/2812, K:2020/6421 sayılı kararı kaldırılarak davacının temyiz istemi yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Rusya uyruklu olan davacı hakkında yurda giriş yasağı kararı alındığı, davacı vekili tarafından 17/12/2014 tarihli dilekçe ile davacı hakkındaki yurda giriş yasağı kararının kaldırılmasının talep edildiği, bu başvurunun reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan hâliyle 9. maddesinin 1. fıkrasında, “Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, Türkiye dışında olup da kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı vekili tarafından müvekkili hakkında Türkiye’de bulunduğu sırada konulan giriş yasağının 6458 sayılı Kanun’a aykırı olduğu ileri sürülmekle birlikte; her ne kadar işlem tarihindeki hâliyle 6458 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 1. fıkrasında, “Türkiye dışında olup da” ibaresi yer almakta ise de, bu ibare nedeniyle anılan hükmün kamu düzeni ve kamu güvenliği bakımından sakınca oluşturan kişiler yönünden ülke içinde bulunmaları hâlinde uygulanamayacağından söz etmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla ülke güvenliği açısından mahsurlu olanlar için söz konusu maddenin uygulanabileceği sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan yukarıda aktarılan Kanun hükmü uyarınca kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişlerinin yasaklanması konusunda idareye geniş takdir yetkisi tanındığı açıktır. Bu hâliyle, idareye tanınan takdir yetkisi, yabancılar hukuku açısından dikkate alındığında, devletin hükümranlık haklarının doğal sonucu olup; kamu düzeninin korunması amaçlanmaktadır. Ancak yurda giriş yasağı işlemi tesis edilirken, idarece, hakkında yurda giriş yasağı kararı alınacak kişi yönünden bu yasağın uygulanmasını gerektirecek sebeplerin varlığının yeterli ve ciddi bilgiler ile ortaya konulması gerektiği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlıkta; davacı hakkında tesis edilen yurda giriş yasağı kararı alınmasına dayanak Emniyet Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında, İstihbarat Dairesi Başkanlığının “gizli” yazısı ekinde gönderilen isim listesinde adı geçen davacının “ülkemize girişi yasaklılar” kapsamına alınmasının uygun olacağının değerlendirildiği ve buna istinaden davacının “yurdumuza girmesi yasaklanan yabancılar” kapsamına dahil edilmesinin uygun görüldüğünün belirtildiği; ancak davacıya isnat edilen suçlamalara yönelik olarak somut herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, yine davacı hakkında kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı olduğu hususuna ilişkin olarak da herhangi bir bilgi ve belge olmadığı, davacıya yönelik ceza soruşturması veya kovuşturması olduğuna ilişkin de dava dosyası içerisinde herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının yurda girişinin yasaklanması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 16/12/2020 tarih ve Başvuru Numarası:2018/6143 sayılı kararında;
“…52. Temel hak ve özgürlüklerin korunması millî güvenlik alanında yapılan faaliyetlerin de keyfîliğe ve kötüye kullanmaya karşı denetlenmesini elzem kılar. Hakkında millî güvenlik hususlarına dayanan bir tedbir uygulanan kişilerin keyfîliğe karşı tüm güvencelerden yararlanması gerekir. Söz konusu tedbirin hukuka uygunluğunu denetlemek ve olası keyfîlik ve kötüye kullanmayı engellemek bakımından yargısal makamların görevi her somut olayın koşullarına göre müdahaleyi haklı göstermek için öne sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını incelemektir.
53. Millî güvenliğin korunması için yürütülen istihbarat faaliyetlerinde elde edilen bilgi ve belgelerin gizliliğinin korunmasının önemi tartışmasızdır. Bu nedenle bir yabancının özellikle terörist faaliyetlerle ilgili olarak ve millî güvenliğin korunması amacıyla sınır dışı edilmesinde veya ülkeye girişinin yasaklanmasında kamu makamlarından kişiyle ilgili ceza yargılaması yürütülmesi veya mahkûmiyet kararı bulunması yahut elde edilen gizli nitelikte tüm bilgi ve belgeleri yargı mercilerine sunmaları gibi yüksek bir ispat standardı yükümlülüğü beklenemez. Ancak kamu makamlarının soyut şekilde kişinin millî güvenlik bakımından tehlike oluşturduğunu ileri sürmeleri de yeterli değildir. Kamu makamlarının mutlaka somut olayın koşulları içinde kişinin millî güvenliği tehlikeye atacak nitelikteki faaliyetlerde bulunduğuna dair yeterli ve ciddi bilgileri yargı mercilerine sunması gerekir.
54. Ayrıca derece mahkemelerince bu yönden yapılan denetimin de sırf şeklî bir inceleme olması durumunda anayasal hak ve özgürlüklerin fiilen somut ve etkili biçimde korunduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır. Yargı makamlarının temel hak ve özgürlüklerin keyfîliğe karşı gerçekten ve etkili şekilde korunmasını sağlama görevleri gereği kamu makamlarınca müdahale ile ilgili olarak ileri sürülen sebepleri inceleyerek konuyla ilgili beyanların neden kabul edildiği veya reddedildiğine dair gerekçelerini kararlarında göstermeleri zorunludur…” ilkeleri ortaya koyulduktan sonra;
“… 56. Yurda giriş yasağı işlemine ilişkin yargılama sürecinde davalı idarenin soyut şekilde istihbari bilgiler doğrultusunda işlem tesis edildiği şeklinde savunma yaptığı, derece mahkemesi tarafından da aynı gerekçe esas alınarak davanın reddedildiği görülmektedir. Başvurucunun çatışma bölgeleriyle bağlantılı olabileceğine ilişkin değerlendirmenin yalnızca Atatürk Havalimanı’nda yapılan mülakatta oluşan kanaate dayalı olduğu, bu değerlendirmenin somut bilgi, olgu ve belgelere dayanmadığı anlaşılmıştır. Yargılama sürecinde başvurucu tarafından sürekli olarak hangi gerekçelerle kamu güvenliğini tehlikeye attığının belirsiz olduğunun ifade edilerek yurda giriş yasağı işleminin iptalinin talep edilmesine karşın İdare Mahkemesi kararında idarenin soyut şekilde ileri sürdüğü millî güvenlik argümanının olduğu gibi kabul edilerek sadece şeklî bir denetim yapılmak suretiyle davanın reddedilmiş olduğu görülmektedir. İdare Mahkemesi kararında, yurda giriş yasağı kararı alınmasına neden olan isnatlar, bunlar üzerine yapılmış olan işlemler ile safahatlarına ilişkin hiçbir ayrıntıya yer verilmediği ve kamu düzeni ve güvenliği açısından nasıl ve ne derecede bir tehdit oluşturduğuna dair bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır…” değerlendirmesine yer verilmiştir.
Bu itibarla, davacının yurda girişinin yasaklanmasını gerektiren herhangi bir somut belge ve bilgiye dayandırılamayan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 14/03/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/3158 E. , 2021/4456 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/3158
Karar No : 2021/4456
İSTEMİN_KONUSU : İngiltere vatandaşı olan davacı tarafından hakkında tesis edilen G-87 tahdit kodunun, yurda giriş yasağı kararının, sınırdışı kararının ve ikamet tezkeresinin iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkilinin kamu güvenliği açısından tehlike oluşturduğu yönünde hiçbir somut emarenin bulunmadığı, Mahkemece eksik yargılama yapılarak hatalı ve eksik hüküm tesis edilmek suretiyle müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacı hakkında tesis edilen işlemde mevzuata aykırı bir husus bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/16059 E. , 2021/3251 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/16059
Karar No : 2021/3251
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacı tarafından, hakkında tesis edilen Türkiye’ye giriş yasağı konulmasına ilişkin 25/06/2015 tarihli Göç İdaresi Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı hakkındaki istihbarat birimlerinin raporları dikkate alınmak suretiyle ve hakkında bulunan G-87 tahdit kodu bir arada değerlendirilerek hükümranlık yetkisi dahilinde tesis olunduğu anlaşılan dava konusu işlemde ulusal ve uluslararası metinlere aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkilinin 2014 yılından beri düzenli olarak ülkeye giriş çıkış yaptığı, ikamet ve çalışma izni bulunduğu, İstanbul ilinde bulunan bir şirketin ortağı olduğu, şirketin ticari faaliyeti açısından ve insan hakları yönünden giriş yasağının kaldırılması gerektiği, ayrıca müvekkilinin yurt içinde veya yurt dışında hiçbir soruşturma geçirmediği, hiçbir ceza almadığı, hakkında herhangi bir soruşturmanın veya davanın da bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, bu nedenle Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, G-87 tahdit kaydının (Genel Güvenlik) Türkiye’yi çatışma bölgelerine geçiş yapmak için kullanan yabancıların ülkemize giriş yapmalarını ve ülkemizi güzergah olarak kullanmalarını önlemek amacıyla konulan bir tahdit kodu olduğu, davacının da ülkemizi çatışma bölgelerine geçişlerde güzergah olarak kullanan yabancılara ilişkin gizli ibareli yazılara istinaden G-87 koduyla yurda girişi yasaklılar kapsamına alındığı belirtilerek davaya konu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, bu nedenle temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacı tarafından, hakkında tesis edilen Türkiye’ye giriş yasağı konulmasına ilişkin 25/06/2015 tarihli Göç İdaresi Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 9. maddesi, 1. fıkrasında, “Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, Türkiye dışında olup da kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan Kanun hükmü uyarınca kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişlerinin yasaklanması konusunda idareye geniş takdir yetkisi tanındığı açıktır. Bu haliyle, idareye tanınan takdir yetkisi, yabancılar hukuku açısından dikkate alındığında, devletin hükümranlık haklarının doğal sonucu olup; kamu düzeninin korunması amaçlanmaktadır. Ancak yurda giriş yasağı işlemi tesis edilirken, idarece, hakkında yurda giriş yasağı kararı alınacak kişi yönünden bu yasağın uygulanmasını gerektirecek sebeplerin varlığının yeterli ve ciddi bilgiler ile ortaya konulması gerektiği kuşkusuzdur.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 16/12/2020 tarih ve Başvuru Numarası:2018/6143 sayılı kararında;
“…52. Temel hak ve özgürlüklerin korunması millî güvenlik alanında yapılan faaliyetlerin de keyfîliğe ve kötüye kullanmaya karşı denetlenmesini elzem kılar. Hakkında millî güvenlik hususlarına dayanan bir tedbir uygulanan kişilerin keyfîliğe karşı tüm güvencelerden yararlanması gerekir. Söz konusu tedbirin hukuka uygunluğunu denetlemek ve olası keyfîlik ve kötüye kullanmayı engellemek bakımından yargısal makamların görevi her somut olayın koşullarına göre müdahaleyi haklı göstermek için öne sürülen gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını incelemektir.
53. Millî güvenliğin korunması için yürütülen istihbarat faaliyetlerinde elde edilen bilgi ve belgelerin gizliliğinin korunmasının önemi tartışmasızdır. Bu nedenle bir yabancının özellikle terörist faaliyetlerle ilgili olarak ve millî güvenliğin korunması amacıyla sınır dışı edilmesinde veya ülkeye girişinin yasaklanmasında kamu makamlarından kişiyle ilgili ceza yargılaması yürütülmesi veya mahkûmiyet kararı bulunması yahut elde edilen gizli nitelikte tüm bilgi ve belgeleri yargı mercilerine sunmaları gibi yüksek bir ispat standardı yükümlülüğü beklenemez. Ancak kamu makamlarının soyut şekilde kişinin millî güvenlik bakımından tehlike oluşturduğunu ileri sürmeleri de yeterli değildir. Kamu makamlarının mutlaka somut olayın koşulları içinde kişinin millî güvenliği tehlikeye atacak nitelikteki faaliyetlerde bulunduğuna dair yeterli ve ciddi bilgileri yargı mercilerine sunması gerekir.
54. Ayrıca derece mahkemelerince bu yönden yapılan denetimin de sırf şeklî bir inceleme olması durumunda anayasal hak ve özgürlüklerin fiilen somut ve etkili biçimde korunduğundan söz etmek mümkün olmayacaktır. Yargı makamlarının temel hak ve özgürlüklerin keyfîliğe karşı gerçekten ve etkili şekilde korunmasını sağlama görevleri gereği kamu makamlarınca müdahale ile ilgili olarak ileri sürülen sebepleri inceleyerek konuyla ilgili beyanların neden kabul edildiği veya reddedildiğine dair gerekçelerini kararlarında göstermeleri zorunludur…” ilkeleri ortaya koyulduktan sonra; “…
56. Yurda giriş yasağı işlemine ilişkin yargılama sürecinde davalı idarenin soyut şekilde istihbari bilgiler doğrultusunda işlem tesis edildiği şeklinde savunma yaptığı, derece mahkemesi tarafından da aynı gerekçe esas alınarak davanın reddedildiği görülmektedir. Başvurucunun çatışma bölgeleriyle bağlantılı olabileceğine ilişkin değerlendirmenin yalnızca Atatürk Havalimanı’nda yapılan mülakatta oluşan kanaate dayalı olduğu, bu değerlendirmenin somut bilgi, olgu ve belgelere dayanmadığı anlaşılmıştır. Yargılama sürecinde başvurucu tarafından sürekli olarak hangi gerekçelerle kamu güvenliğini tehlikeye attığının belirsiz olduğunun ifade edilerek yurda giriş yasağı işleminin iptalinin talep edilmesine karşın İdare Mahkemesi kararında idarenin soyut şekilde ileri sürdüğü millî güvenlik argümanının olduğu gibi kabul edilerek sadece şeklî bir denetim yapılmak suretiyle davanın reddedilmiş olduğu görülmektedir. İdare Mahkemesi kararında, yurda giriş yasağı kararı alınmasına neden olan isnatlar, bunlar üzerine yapılmış olan işlemler ile safahatlarına ilişkin hiçbir ayrıntıya yer verilmediği ve kamu düzeni ve güvenliği açısından nasıl ve ne derecede bir tehdit oluşturduğuna dair bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır…” değerlendirmesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta; dosya içerisinde yer alan ve davacı hakkında yurda giriş yasağı kararı alınmasına dayanak olarak gösterilen Dışişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT Müsteşarlığı yazıları incelendiğinde; Mahkemece yapılan ara kararına cevaben dosyaya sunulan Dışişleri Bakanlığı’nın … havale tarihli ve … sayılı yazısında, bilgi belgelerin ekte sunulduğunun belirtildiği, yazı ekinde sunulan İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında ise; açık kimlik bilgileri, suç unsurları ve adli işlem neticeleri yazılı yabancıların 5683 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre “Yurdumuza Girmesi Memnu Kimseler Meyanına” alınmalarının uygun görüldüğü, yazı ekinde 20 kişilik bir isim listesinin bulunduğu, davacının ve listedeki diğer kişilerin adı, soyadı, doğum tarihi bilgilerinin bulunduğu ve hepsinin sınırdışı gerekçesi olarak “Genel ve Milli Güvenliğimiz Yönünden” açıklamasının yer aldığı görülmekle birlikte; anılan listedeki yabancıların genel ve milli güvenliğimizi tehdit eden ne gibi bir eylemi olduğu hususlarının tek tek değerlendirilmediği anlaşılmakta; yine Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı’nca dosyaya sunulan yazıda, tahdit koduna dayanak bilgi/belge bulunmadığının belirtildiği; diğer taraftan İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısında ise, bilgi ve belgelerin yazı ekinde sunulduğunun belirtildiği ve yazı ekinde ise yukarıda anılan İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısının sunulduğu, ayrıca İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı yazısının sunulduğu ve bu yazıda özetle; Çeçen asıllı yabancılarla ilgili özel olarak alınacak bir dizi önlem ve tedbirden bahsedildikten sonra, yazı ekindeki listede bulunanların “Türkiye’ye Girmesi Memnu Kişiler” listesine alınması yönünde karar alındığı, ekte yine 20 kişilik listenin bulunduğu, bu yazıda da listedeki yabancı uyruklu şahısların genel ve milli güvenliğimizi tehdit eden ne gibi bir eylemi olduğunun belirtilmediği, davacının adının karşısına “Çeçen Komutan” ibaresinin yazıldığı ve herhangi bir açıklama olmaksızın ülkeye giriş yasağı konulduğu dikkate alındığında; davacı hakkında kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı olduğu hususuna ilişkin olarak somut herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, öte yandan, davacıya yönelik ceza soruşturması veya kovuşturması olduğuna ilişkin de dava dosyası içerisinde herhangi bir bilgi ve belgenin yer almadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının yurda girişinin yasaklanması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.