Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçu, bir kişinin dini inançlarını kötüye kullanarak onu aldatması ve bu yolla haksız menfaat elde etmesi durumunda oluşan ağırlaştırılmış bir dolandırıcılık türüdür. Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında açıkça düzenlenmiştir. Bu suç, mağdurun inancını sömürerek duygu sömürüsü yapan ve onu kandırarak parasal veya maddi bir zarara uğratan kişilere yönelik ciddi cezai yaptırımlar öngörür.
Dini inanç istismarıyla dolandırıcılık suçu nasıl tanımlanır?
Bu suç tipi, dolandırıcılık suçunun nitelikli hali olarak kabul edilir. Fail, mağdurun dini inancına yönelik güvenini suistimal ederek kandırır ve onu malvarlığına ilişkin bir işlem yapmaya ikna eder. Örneğin; muskacı, büyü bozucu, medyum, şifa dağıttığını iddia eden kişiler tarafından işlenen dolandırıcılıklar bu kapsamda değerlendirilir. Dinin kutsallığı kullanılarak kurulan bu sahte güven ilişkisi, failin suç işleme aracıdır.
Bu suç hangi durumlarda oluşur?
Suçun oluşabilmesi için aşağıdaki unsurların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
-
Mağdurun dini inançlarına yönelik açık bir başvuru veya atıf bulunması
-
Failin bu inancı istismar etmek amacıyla güven yaratması
-
Mağdurun bu güvene dayanarak maddi bir işlem yapması
-
Sonuçta mağdurun zarar görmesi ve failin menfaat elde etmesi
Bu yönüyle, dini değerlerin sömürülmesiyle işlenen dolandırıcılık, suçun manevi boyutunu ağırlaştırır ve toplumda ciddi güven erozyonuna yol açar.
TCK 158’e göre ceza ne kadar?
Türk Ceza Kanunu madde 158/1-f bendine göre, dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık yapan kişi hakkında 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası verilebilir. Bu ceza, suçun mağduru, suça konu menfaatin büyüklüğü ve failin suç işleme şekline göre artırılabilir.
Nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası, TCK’nın genel dolandırıcılık hükümlerine kıyasla daha ağırdır.
Bu suça örnek olarak hangi fiiller gösterilebilir?
Bu suç genellikle aşağıdaki örneklerle karşımıza çıkar:
-
Muska hazırlama bahanesiyle para istenmesi
-
Manevi koruma sağlayacağı söylenen duaların satılması
-
Dini vecibeleri yerine getirmediği takdirde başına kötü şeyler geleceği söylenerek para talep edilmesi
-
Ölmüş kişilerin ruhlarını huzura kavuşturma vaadiyle yüklü para alınması
Büyü bozma bahanesiyle yapılan dolandırıcılıklar, bu suçun en yaygın örneklerinden biridir.
Bu suçun işlendiğini düşünen kişi ne yapmalı?
Mağdur olan kişi, derhal Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak suç duyurusunda bulunmalıdır. Yazılı mesajlar, ses kayıtları, banka dekontları ve tanık beyanları delil niteliğindedir. Suç duyurusuna ek olarak mağdurun uğradığı maddi zararın tazmini amacıyla tazminat davası açılması da mümkündür.
Savcılığa suç duyurusunda bulunulması, adli sürecin başlatılması için gereklidir.
Bu suç hangi mahkemede görülür?
Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçu, nitelikli dolandırıcılık kapsamında yer aldığı için görevli mahkeme genellikle Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. Soruşturma aşaması Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülür.
Dini duyguların sömürüsüyle dolandırıcılık zamanaşımına uğrar mı?
TCK’ya göre bu suçun dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu süre içinde dava açılmazsa ya da açılan dava sonuçlanmadan süre dolarsa kamu davası düşer. Ancak her soruşturma veya kovuşturma işlemi bu süreyi keser ve yeniden işlemeye başlatır.
Zamanaşımı süresi, mağdurun hak arama sürecini doğrudan etkileyen kritik bir hukuki süredir.
Uzlaştırma kapsamında mıdır?
Hayır. Dini duyguların istismarı suretiyle işlenen dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’na göre uzlaştırma kapsamında değildir. Suçun manevi ağırlığı ve kamu düzenine etkisi nedeniyle fail ile mağdur arasında uzlaştırma uygulanamaz. Bu durumda doğrudan yargılama süreci işletilir.
Dini İnanç ve Duyguların İstismarı Suretiyle Dolandırıcılık Suçu Sıkça Sorulan Sorular
Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçu nedir?
Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçu, bir kişinin dini değerlerini kötüye kullanarak onu kandırması ve bu yolla menfaat temin etmesidir. Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesinde düzenlenen bu suç, dolandırıcılığın nitelikli hali olup daha ağır cezai yaptırımlara tabidir.
Dini duyguları istismar ederek dolandırıcılık nasıl gerçekleşir?
Fail, mağdurun dini inançlarını hedef alarak onu kandıracak güven ilişkisi kurar. Muska yazma, büyü bozma, dua ile iyileştirme, manevi korunma sağlama gibi gerekçelerle para ya da değerli eşya talep eder. Mağdur, dini duygularının sömürülmesi nedeniyle kandırıldığını genellikle sonradan fark eder.
Bu suçu işleyen kişi hangi ceza ile karşılaşır?
Türk Ceza Kanunu madde 158’e göre, dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçunu işleyen kişi hakkında 4 yıldan 10 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası verilir. Suçun işleniş biçimi, mağdur sayısı ve elde edilen menfaat miktarı cezayı etkiler.
Hangi fiiller bu suça örnek olarak gösterilebilir?
Muska karşılığında para istemek, büyü bozduğunu söyleyerek menfaat elde etmek, manevi musibetlerden korunma vaadiyle kişiyi korkutmak suretiyle kandırmak bu suça örnektir. Ayrıca dini lider kisvesiyle insanları etki altına alıp maddi çıkar sağlamak da bu suç kapsamındadır.
Dini inanç istismarıyla dolandırılan kişi ne yapmalı?
Mağdur kişi, Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek suç duyurusunda bulunmalıdır. Yazışmalar, ses kayıtları, dekontlar ve tanık beyanları gibi her türlü delil şikayet dilekçesine eklenmelidir. Deliller ne kadar güçlü olursa, soruşturma ve kovuşturma süreci o kadar etkili yürütülür.
Dini duyguların istismarıyla işlenen dolandırıcılık hangi mahkemede yargılanır?
Bu suç, nitelikli dolandırıcılık kapsamında değerlendirildiği için görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. Soruşturmayı Cumhuriyet Savcılığı yürütür, dava aşaması mahkeme tarafından yürütülür.
Bu suçta zaman aşımı süresi ne kadardır?
Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Bu süre içinde dava açılmazsa kamu davası düşer. Ancak savcılık ya da mahkemece yapılan her işlem zaman aşımını keser ve süre yeniden işlemeye başlar.
Bu suç uzlaştırmaya tabi midir?
Hayır. Türk Ceza Kanunu’na göre dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık suçu, uzlaştırma kapsamı dışındadır. Suçun manevi etkisi ve kamu düzenini bozucu niteliği nedeniyle fail ile mağdur arasında uzlaşma yoluna gidilmesi mümkün değildir.